Allahın varlığını yoktan var edendir deriz ve iman ederiz Allah birdir ve başka var eden olmaz başka yaratıcı var saysak hayır ve şer olarak nimet veren bir iyi ve cehenneme atacak bir kötü bilinmesi gerekirdi başka yaratıcı düşünülemez çünkü tüm hayatın içinde iyilik ve kötülük iki zıt kutuplaşma vardır.
Dünya düzeyinde o zaman tek dünyada karışık insan olmaz imtihanda olunmaz her yaratıcı kendisine tapacak kullar yaratırdı şerri yaratan dünyada kullarına azap verecek hayrı yaratansa nimetler ihsan edecektir ve her yaratıcı ilahın bir olduğuna inanılmasını iman etmeleri için kitaplar gönderip peygamberler gönderip şeytandanda bahsetmezdi bu dünyaya baktığımızda çeşit çeşit en güzel nimetlerle ihsanların hazırlandığı yaşantıya ebedi hayatın verileceği müjdesiyle hayata doğumla başlıyoruz ve hayatın türlü türlü cefasını görüyoruz.
Nimet vermek için tadımlık numune yaratılan dünyada insanların çileli hayatı olmaması gerekirdi demekki yaratıcı birdir fakat bu çileli hayatın içinde imtihan sırrıyla ahirete mütevehcih iman dairesine girecek kullar vardır ve hem dünyada hem ahiretin ebedi güzelliklerinin verilmesidir şeytan kıyamete kadar mühlet istemesiyle kulların sapıtmasını cehenneme gitmesini üstün olmayı elde etmekle ödülünü istemiştir bu sebebden insanların sapıtmasıyla nimetden mahrum olması vardır inkardan gözünü dünya hırsı bürür iman eden kulların rızkını şeytanı dinleyerek çalmaya başlar böylelikle şeytan aldatdığı insandan üstünlüğe girerek dünyada insanların üzerinde hakimiyet kurmaya çalışır kulun rızkını şeytan çalar rızkı çalınan kulda başkasının rızkını çalar öğreticisi şeytanın yolunda cehenneme sürüklenir.
Eğer yaratıcı iki tane dense imtihana gerek kalmaz ve dünyanın yaratılmasıda saçma olurdu çünkü madem ebediyet var şerri yaratan cehennemde ebedi kulları yaratır hayrı yaratan cennetde ebedi kullarını yaratırdı kainat yaratılmaz dünya dahi yaratılmazdı cennet ve cehennem ebediyen kulların neticesi olurdu ebedi cennetin yaratılması gerçek yaratılış amacının kullarına ebedi ihsanını gösteriyor burada ebedi cehennemde şeytanın hile oyun ve aldatmalarıyla olup gönderilmiş emirlere karşı ilahlığa gidecek derecede enaniyetlerle kafirlikler münafıklıklar şeytanın seviyesinden aşağı olanların cezalarıda buna göre olur yani dünyada işlediklerine göre ebedi cehennem azabı netice verecektir.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. (Dünya ahiretin tarlasıdır) buyurmuştur.
Hadisi şerifteki dünya nimetleride cennet nimetleri olmasada benzerleridir şeytan ebedi cehenneme gideceğinden cennet nimetleriyle dünya nimetleri kullarına Allah mahlukatına ayrı haz lezzeti ve kullarına ihsanıdır insanda şeytan yolunda olduğunda şeytana saltanat sürdürür kendi şeytana köle olur.
Tapılan put perestinden ve inançsızlık içinde darvinizm gibi insanın maymundan geldiğine inanan karmakarışık inançla bağdaşmış topluluklar vardır her bir inançda olan topluluklar bir ümmet durumundadır mesela insanlar alemi cinler alemi hayvanlar alemi bitkiler alemi gibi.
Her alem bir ümmet ve bu ümmetin içinde inanç yönünden şuurlu varlık olarak imtihan dairesinde olan insan ve cinler alemindeki ümmetlerde bölünür bu bölünmede inandıkları gibi ümmet olur maymundan geldiğine inanan topluluk bir ümmet kafir olup inanmayanlar topluluğu bir ümmet münafıkların olduğu topluluk bir ümmet gibi hangi inanç olsada inancın menbaı yoktan var edeni Allahı gösterir çünkü inançlar dinlerin peygamberlerin tebliğleriyle bilinir neye inanılırsa inanılsın putperestde olsa tek bir var edeni elbetde duymuştur ve kim neye inansada yaratan birdir.
16 Ekim 2015 Cuma
15 Ekim 2015 Perşembe
Dinde Zorlama Yoktur
iman esaslarında kitaplara peygamberlere iman var diğer dinlerdekilerde iman ehli onlar kardeş değilmi dinde zorlamada yok iman ehline ebedi cennet nimetlerini veren Allah bu dünyayı vermezmi ? iman esaslarında bildirilen her bir din mensubunda dinin emrettiğini yaşayan itikat edenler kendi dinlerini yaşamasında özgür oldukları gibi dönüş olmaksızın diğer dine geçemekle itikat ederse kabullenir ve yaşamaya çalışır.
Sıralamaya bakarsak ilk Hz.Adem ile başlayan emirlerdir kitap yokdur fakat olmaması geren emirler olabilir kul hakkı adam öldürme zina yapma gibi bedende bulunan hükümlerdirki her gelecek neslin bilmesi gerekir ve her gelen Peygamberler bildirir demekki bildirilerde olması geren caiz emirler ve şeytanın pisliklerinin o asırda bulunduğu ve bilinebileceği yasakların emredilmesidir bu sebeble kabil ebedi cehenneme gitmişdir ve gider ve her asırda gelen peygamber bildirilen sayfa sayfa emirlerle o asra göre olması ve olmaması gereken hükümler icra eder Hz.Davud kadar gelinse bir zebur yapabilir biraz daha emir eklenip tevrat gelir zeburun hükmünüde alır biraz daha emir eklenir İncil gelir Zebur ve Tevratın hükmünü alır biraz daha eklenir ve Kur,an gelir hepsinin hükmünü alır yani Kur,an Hz.Adem as kadar bildirilmiş emirleri kapsamış oluyor demekki Allah Kur'anada ne buyurduysa benzerini diğer dinlerdede buyurmuşdur zaten tek 1 Allah herkese ayrı emirler verirmi vereceği emirlerde cehenneme götüren şeytanın pisliklerinden uzaklaşıp ibadetle yaşamanın imana ve cennete götüreceğini buyurmazmı yani kısa ve öz Kur,an alemlere gönderildi ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. alemlere gönderildi ikisi 1 dir bire işaret eder ve delilidir.
Diğer dinlerin değişdirilmesindeki maksat henüz din tamamlanmamış olmasıyla şeytanın henüz bildirilmemiş emirlerden istifade edip insanları çabuk aldatmasıydı anladığım kadarıyla isa peygamberlik vazifesinde öyle seviyeler katleder fakat bir noktadan öteye geçemez o noktada Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. olmasıydı geriye dönemez ümmeti var tehlike aldığı sorumluluk ileriye gidemez Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. var ve en mükemmel seçeneği yapar başlar nefsi nefsi demeye yani ne geriye ne ileriye at beni cehenneme der gibi kendini feda eder dinde zorlama yokdur buyrulur ve UR Kur,anda müslümanlara hitaben söylüyor yani kimseyi dine zorlayamassın diyerek emir veriyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrında Hıristiyanlar ve Yahudiler vardı ve olmayada devam etti Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. dileseydi bir hıristiyanlarda yahudilerde Allah dilemesiyle imanlı olamazmıydı elbetde olurdu ve asırlarcada tüm dünya imanlı kalırdı.
Kur,an yaşanması içindir Kuran hayatını müslüman (bağlanmış) mühmin (inanmış) kabullenmekle ölene kadar hayat sürer demek dinde zorlama yoktur buyruğu din yaşayana değil yaşamak istemeyene ve diğer dinler için buyrulmuş din yaşamasada iman esaslarını Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmek zorundadır din yaşanmdan önce iman gereklidir iman edilmeyen bir din olmaz ve yaşanmaz yaşasada fayda vermez cahil imanlı insan dünyaca ünlü olmuş fizolofdan üstündür cennete iman eden girerken imansız fizolof ebedi cehenneme gider imansızın dini olmaz yaşada değişmez diğer dinlerde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmesiyle iman esaslarında zaten bildirilmiş ve korumaya almışdırki geriye sadece kabul etmek tasdik kalmış demek diğer dinlerde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmeleri dinlerini zorla değişdirmeleri manasını vermez Hz.Adem,den Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen tüm Peygamberlere iman edilir bildirilenlerden birini bilerek inkar eden dinden çıkar imandan çıkar.
İman ettikden sonra geriye din yaşamak kalıyor iblisden uzak durma yollarındaki tüm dinlerin hükmü Kur'an,dadır. Dinde zorlama yoktur.
Sıralamaya bakarsak ilk Hz.Adem ile başlayan emirlerdir kitap yokdur fakat olmaması geren emirler olabilir kul hakkı adam öldürme zina yapma gibi bedende bulunan hükümlerdirki her gelecek neslin bilmesi gerekir ve her gelen Peygamberler bildirir demekki bildirilerde olması geren caiz emirler ve şeytanın pisliklerinin o asırda bulunduğu ve bilinebileceği yasakların emredilmesidir bu sebeble kabil ebedi cehenneme gitmişdir ve gider ve her asırda gelen peygamber bildirilen sayfa sayfa emirlerle o asra göre olması ve olmaması gereken hükümler icra eder Hz.Davud kadar gelinse bir zebur yapabilir biraz daha emir eklenip tevrat gelir zeburun hükmünüde alır biraz daha emir eklenir İncil gelir Zebur ve Tevratın hükmünü alır biraz daha eklenir ve Kur,an gelir hepsinin hükmünü alır yani Kur,an Hz.Adem as kadar bildirilmiş emirleri kapsamış oluyor demekki Allah Kur'anada ne buyurduysa benzerini diğer dinlerdede buyurmuşdur zaten tek 1 Allah herkese ayrı emirler verirmi vereceği emirlerde cehenneme götüren şeytanın pisliklerinden uzaklaşıp ibadetle yaşamanın imana ve cennete götüreceğini buyurmazmı yani kısa ve öz Kur,an alemlere gönderildi ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. alemlere gönderildi ikisi 1 dir bire işaret eder ve delilidir.
Diğer dinlerin değişdirilmesindeki maksat henüz din tamamlanmamış olmasıyla şeytanın henüz bildirilmemiş emirlerden istifade edip insanları çabuk aldatmasıydı anladığım kadarıyla isa peygamberlik vazifesinde öyle seviyeler katleder fakat bir noktadan öteye geçemez o noktada Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. olmasıydı geriye dönemez ümmeti var tehlike aldığı sorumluluk ileriye gidemez Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. var ve en mükemmel seçeneği yapar başlar nefsi nefsi demeye yani ne geriye ne ileriye at beni cehenneme der gibi kendini feda eder dinde zorlama yokdur buyrulur ve UR Kur,anda müslümanlara hitaben söylüyor yani kimseyi dine zorlayamassın diyerek emir veriyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrında Hıristiyanlar ve Yahudiler vardı ve olmayada devam etti Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. dileseydi bir hıristiyanlarda yahudilerde Allah dilemesiyle imanlı olamazmıydı elbetde olurdu ve asırlarcada tüm dünya imanlı kalırdı.
Kur,an yaşanması içindir Kuran hayatını müslüman (bağlanmış) mühmin (inanmış) kabullenmekle ölene kadar hayat sürer demek dinde zorlama yoktur buyruğu din yaşayana değil yaşamak istemeyene ve diğer dinler için buyrulmuş din yaşamasada iman esaslarını Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmek zorundadır din yaşanmdan önce iman gereklidir iman edilmeyen bir din olmaz ve yaşanmaz yaşasada fayda vermez cahil imanlı insan dünyaca ünlü olmuş fizolofdan üstündür cennete iman eden girerken imansız fizolof ebedi cehenneme gider imansızın dini olmaz yaşada değişmez diğer dinlerde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmesiyle iman esaslarında zaten bildirilmiş ve korumaya almışdırki geriye sadece kabul etmek tasdik kalmış demek diğer dinlerde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmeleri dinlerini zorla değişdirmeleri manasını vermez Hz.Adem,den Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen tüm Peygamberlere iman edilir bildirilenlerden birini bilerek inkar eden dinden çıkar imandan çıkar.
İman ettikden sonra geriye din yaşamak kalıyor iblisden uzak durma yollarındaki tüm dinlerin hükmü Kur'an,dadır. Dinde zorlama yoktur.
11 Ekim 2015 Pazar
Bir Kaç Delil Ve Kafir Vasfı
Dünya kendi ekseni etrafında saatte 1670 km hızla 27,5 derecelik eğimiyle dönüyor ayda dünya etrafında dönüyor aynı zamanda metoor taşlarının dünyaya çarpma olasılığında dünya yüzeyindeki koruyucu tabaka bu uzay taşlarını eritiyor ve dünyamız güneşin etrafında saatte 108.000 km hızla dönüyor ve diğer gezegenlerde güneş etrafında eksenini tamamlıyor bu güneş sistemi içindekilerle bir samanyolu galaksisi bu galaksi belli bir yörüngede saatte 790.000 km hızla gitmekdedir...
Bir ağacın sebze meyve ve yeşilliklerin yoktan yaratılması tuzlu sudan buharlaşıp görünmeden gökyüzüne çıkartılıp yağmur olarak gerçekleştirilen sudandır her bir tohumdan şuursuz toprakda çürüme evresinde yok olma seviyesine gelir ve birden filiz vermeye burdan yetişmeye başlayıp yediği içdiği kurt böcek gibi hayvancıklarda değil gıdası sadece sudur ve mevcuduyetini gerçekleştirirken su kütlesi olması gerekirken madde olarak varlığı vucuda gelir hayvan ve insan gibi mahluk olan ayetde buyrulduğu gibi hor ve hakir sudan yaratılmasıyla sudan yaratılan sebze meyvelerden ve yenebilen hayvanların etleriyle gıdalanarak yoktan yaratılışını yoktan yaratılanla madde vucudu gerçekleşir burdanda ilk hilkatden tefekkür edilse demekki evren gezenler ve dünyamızında yaratılış gayesine göre sadece varlığıyla bir filiz gibi madde bulmasıyla arzın yaratılışı imkan dahilindedir mesela her bir ağacın bir gezegen gibi ihtiyacı nispetinde meyvesi vardır meyvesiz olan ağaçlarda diğer mars jüpiter uranüs gibi gezegenlerin galaksideki denge düzen ve intizamı için yaratılışını gösterebilir herşey bilinçli bir tasarım bilinçli bir yönlendirme ve çalışdırmayı tüm akıllara ispat eder..
Bu ve bu gibi tefekkür ufkunu açan konu ve açıklamalarda dahi inkarı gerçekleştiren kafir gerçeği setr etmek gizlemekle dünyada gördüğü muntazam enterasan nimetlerle dahi iyilik yapsa bu iyilikleri kalbende setr eder kalben red ettiğini nefsine biçdiğinden sadece iyilik yapmış olur kafirin mahyetindeki iyilik münafıklarınkiyle mukayese edilmez aradaki fark dine ilişmekten ibarettir kafir dine ilişmez karışmaz fakat iyilik yapabilir buda açıklandığı gibi iyiliği nefsine verir övünce girer.
Her bir nimete şükür edilir nasılki size iyilik yapanlara teşekkür edersiniz aile hayatında dahi anne babanı sözünü dinler minnetdar kalırsınız namaz tüm yapılan şükürlerin menbaıdır namazı terk ise hem emrine itiraz ve şükrü keser gerçek nimeti verene teşekkürsüz bırakır yaratanı inkar etmesede nimetleri verene saygısızlık izhar olur nankörlüğe gitmiş olur onun emrini dinlemeyip nankörlük saygısızlık yapanlarsa küfre düşmüş olur gerçek kulluk yaşayan nimetlere nankörlük saygısızlık yapmaz bunuda kullukla UR emir verir şükrünü idame eder teşekkürle mukabelede bulunur kulluk yapmayanlar din inkar etmesse küfre düşer inkar ederse kafir olur içinde inkar edipde din görüntüsü verirse münafık olur.
Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. düşmanı deccaldır deccala biat etmişler imandan çıkışıyla ya kafir ya münafık olur ebedi cehenneme gider.
Kafir olması menfaati için deccala hizmet eder fakat dine ilişemez mesela fabrikası vardır işçi çalıştırır bu gibi dünyalık işlerle ilgilenir dünyalık işine bakar emeğinin helal haram olmasına zaten aldırmaz ebedi cehennemin söz konusu olması deccala biat etsin etmesin fark etmez Allah kalben ret etmesi ilahı kabul etmemesidir ilahı kabul etmeyen peygenberleride kabul etmesi düşünülemez yoktan var edeni ilah bilmeyen din imandan habersiz kafirin deccal gibi birini kabul etmesiyse çok saçma olur kabul etsede menfaatine çıkarları için avanesi olur fakat cehennem korkusu kafirde olur bu sebeble dine ilişmez dinen işi olmaz ne kadar yaşayacam gibi dünyanın ve kendi nefsinin arzu istek yaşantısıyla ilgilenir din düşmanı olmaz eğer olursa münafık gruhuna girer.
Bir ağacın sebze meyve ve yeşilliklerin yoktan yaratılması tuzlu sudan buharlaşıp görünmeden gökyüzüne çıkartılıp yağmur olarak gerçekleştirilen sudandır her bir tohumdan şuursuz toprakda çürüme evresinde yok olma seviyesine gelir ve birden filiz vermeye burdan yetişmeye başlayıp yediği içdiği kurt böcek gibi hayvancıklarda değil gıdası sadece sudur ve mevcuduyetini gerçekleştirirken su kütlesi olması gerekirken madde olarak varlığı vucuda gelir hayvan ve insan gibi mahluk olan ayetde buyrulduğu gibi hor ve hakir sudan yaratılmasıyla sudan yaratılan sebze meyvelerden ve yenebilen hayvanların etleriyle gıdalanarak yoktan yaratılışını yoktan yaratılanla madde vucudu gerçekleşir burdanda ilk hilkatden tefekkür edilse demekki evren gezenler ve dünyamızında yaratılış gayesine göre sadece varlığıyla bir filiz gibi madde bulmasıyla arzın yaratılışı imkan dahilindedir mesela her bir ağacın bir gezegen gibi ihtiyacı nispetinde meyvesi vardır meyvesiz olan ağaçlarda diğer mars jüpiter uranüs gibi gezegenlerin galaksideki denge düzen ve intizamı için yaratılışını gösterebilir herşey bilinçli bir tasarım bilinçli bir yönlendirme ve çalışdırmayı tüm akıllara ispat eder..
Bu ve bu gibi tefekkür ufkunu açan konu ve açıklamalarda dahi inkarı gerçekleştiren kafir gerçeği setr etmek gizlemekle dünyada gördüğü muntazam enterasan nimetlerle dahi iyilik yapsa bu iyilikleri kalbende setr eder kalben red ettiğini nefsine biçdiğinden sadece iyilik yapmış olur kafirin mahyetindeki iyilik münafıklarınkiyle mukayese edilmez aradaki fark dine ilişmekten ibarettir kafir dine ilişmez karışmaz fakat iyilik yapabilir buda açıklandığı gibi iyiliği nefsine verir övünce girer.
Her bir nimete şükür edilir nasılki size iyilik yapanlara teşekkür edersiniz aile hayatında dahi anne babanı sözünü dinler minnetdar kalırsınız namaz tüm yapılan şükürlerin menbaıdır namazı terk ise hem emrine itiraz ve şükrü keser gerçek nimeti verene teşekkürsüz bırakır yaratanı inkar etmesede nimetleri verene saygısızlık izhar olur nankörlüğe gitmiş olur onun emrini dinlemeyip nankörlük saygısızlık yapanlarsa küfre düşmüş olur gerçek kulluk yaşayan nimetlere nankörlük saygısızlık yapmaz bunuda kullukla UR emir verir şükrünü idame eder teşekkürle mukabelede bulunur kulluk yapmayanlar din inkar etmesse küfre düşer inkar ederse kafir olur içinde inkar edipde din görüntüsü verirse münafık olur.
Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. düşmanı deccaldır deccala biat etmişler imandan çıkışıyla ya kafir ya münafık olur ebedi cehenneme gider.
Kafir olması menfaati için deccala hizmet eder fakat dine ilişemez mesela fabrikası vardır işçi çalıştırır bu gibi dünyalık işlerle ilgilenir dünyalık işine bakar emeğinin helal haram olmasına zaten aldırmaz ebedi cehennemin söz konusu olması deccala biat etsin etmesin fark etmez Allah kalben ret etmesi ilahı kabul etmemesidir ilahı kabul etmeyen peygenberleride kabul etmesi düşünülemez yoktan var edeni ilah bilmeyen din imandan habersiz kafirin deccal gibi birini kabul etmesiyse çok saçma olur kabul etsede menfaatine çıkarları için avanesi olur fakat cehennem korkusu kafirde olur bu sebeble dine ilişmez dinen işi olmaz ne kadar yaşayacam gibi dünyanın ve kendi nefsinin arzu istek yaşantısıyla ilgilenir din düşmanı olmaz eğer olursa münafık gruhuna girer.
8 Ekim 2015 Perşembe
Ayrılmaz İkili Ve Risale_i Nur 25.Söz İspatı
İlk başta Peygamber Efendimiz Hz.muhammed s.a.v. yaratılmasıyla künfeyekün ol emri evren yaratılmış Allaha en yakın büyük Peygamber ve kitapları göndermiş ilk başta olan Kur'an sonra İncil sonra Zebur sonra Tevrat ve Hz. Adem,e a.s. kadar her Peygamberlere gelmiş sayfalarla emirler bunca emirlerin bütününde Tevrat Tevrat,ı tasdikleyen Zebur Zebur,u ve Tevrat,ıda tasdikleyen İncil ve ilk sırasıyla başlayıp en son gönderilmiş kitap Kur'an,dı ve diğer kitaplar Kur'an,ın özetidir ve sırasıyla gelen peygamberler vardır, herşeyi yaratan 1 var biri kim yarattı onuda 1 ondan sonra bir biri yaratması yani o birler Allah c.c. adıdır her adı birdir ve bire işaret eder yani her adıyla varlığa ayrı mana verdiren yaratmasıdır peki tüm bu birlerle yaratan kim oda tek bir kuvveti gösterir Allah c.c. ve son olarak ayrılmaz ikili adıyla Peygamber Efendimiz Hz.muhammed s.a.v. noktalar.
Kur'an,ı Kerim'in düsturları,kanunları ezelden geldiğinden ebede gidecektir,medeniyetin kanunları gibi ihtiyar olup ölüme mahkum değildir,daima gençtir kuvvetlidir...(Risale-i nur 25 söz)...
Kur'an,ı Kerim'in düsturları,kanunları ezelden geldiğinden ebede gidecektir,medeniyetin kanunları gibi ihtiyar olup ölüme mahkum değildir,daima gençtir kuvvetlidir...(Risale-i nur 25 söz)...
Son Nebi
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen her kavimlerde hep inanç yani din mesele olmuş en mühim mesele din olduğu için ahiretle ilgili çok ciddi meseleler ortaya atılmış Allah ve Peygamberlerin varla yok arası gibi inanmak yada inanmamak yani iman konularına inanma mevzuları en çok önem kazandığı için Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar bilim teknoloji ortaya çıkmamış halbuki o asrı saadete kadar teknoloji adına çok işler ortaya çıkabilirdi fakat Allah hikmetine binaen çıkartmadı eğer çıkmış olsaydı o zamanın ve bu asra kadar gelmiş münafıklar bir çok düşüncelerle fitneler ortaya çıkartıp insanların kafasını karışdırabilirdi çünkü bugünün teknoloji araçlarını kullanıp öyle böyle diye mana verip aldatmak kolay olurdu kainlik medyumluk gibi dinleme cihazları bilgiler elde etmek gibi o asrı saadetde böyle teknoloji olmadığından münafıklar kafirler Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yalanlayamadılar ve fark edilirse Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sonra teknolojiyi Allah insanların rahatı için akıllarına nufs edip ortaya çıkarmış fakat bunların kullanımı nasıl olacak bunlarıda her asırda gelen alimlerce kolaylaşdırılmış yol gösterilmiş helal yolda kullanan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yolunda. Haram yolda kullanan şeytan yolunda kullanmış oluyor dünya hayatında şeytanın hakkı yok bu sebeble aç yaşar doymak bilmez kendini şeytanın yolunda kullananlar ise şeytanın onu yemesine izin vermiş oluyor ahiretinide dünyada şeytana yediriyor ahiretde alacağı olmadığından imanı gidiyor ebedi cehenneme müstahak olup kendi zevk sefası için başkasının haklarına giriyor ve cehennem azabını artırıyor ve iman buna şahit oluyor yani mahşer sorgusunda vucud organlarıyla kalpde konuşdurabilir.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısı asrı saadetdeki sahabe efendilerimizi öyle etkilemişdiki bunlardan Hz.Hatice r.a. validemiz sahabe Hz.Ebu bekr r.a. gibi ilk sırada Efendimize inananlar ona olan itimatlarını koşulsuz şartsız sürei celileyi bildirmesiyle tasdik bulmuş ve sırasıyla Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. için canlarını dahi feda edecek derece tecellilere mashar olurlar çünkü insanı bu derecede ölümü bile hiçe sayacak gerçeklerin kalpde görülmesi en ufuk noktalarda hayat yaşamaları iman hakikatlerinin kıyamate kadar olacak yaşantılarda gösterilmesidir sahabe Hz.Ömer r.a. bir sözünde helalden kazanana hesap haramdan kazanana azap vardır buyurmuş.
Neticesinde bu sözü imanın verdiği kuvvetden aldığı ve bildiği gerçek hakkaniyetin zuhuru ne ise o sözün edilmesine sebebiyet veriyor ve bilmisal alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Kur,an ı kerimin mucizevi olduğunun ispatı kıyamete kadar zuhur eder halde hem hadisi şeriflerde sözlerinde hem yaşantısında Allah özünde bulunan imanın kuvvetiyle hakkaniyetin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor ve ispatlıyor insanlarda günahlara karşı zevki rahat bulunduğu için insanlar kendilerini dine benzetmeye çalışacaklarına dini yaşayacaklarına dini kendilerine benzetmeye çalışmışlar bu sebeblerde daha asrı saadet yaşanmadan önceki dinlerde yaşanılanlar bir nevi örnek teşkil ediyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ise insanların bilerek yada bilmeden hataya düşmeleriyle gene temize çıkabilecek yolu göstermiş asrı saadet buna şahit diri diri kız çocuklarını gömerek öldürecek kadar zalimlikler işleyen topluluktan Allah en yakın derecelere gidecek sahabe ruhunu menba vermiş bu asırda insanların bilerek insanları katletmesi sonra müslüman olmaya çalışması faydasız yani günah işleyimde sonra müslüman olurum tertemiz hayata başlarım gibileri temize çıkacaklarını sanmasın çünkü asrı saadetden önce Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yokdu o gelince herşey son buldu netice hasıl oldu ve ölümüyle noktalandı yani bu zamana kadar müslümanlığı bilerek müslüman olmamış büyük günahlara girdikden sonra günahları temizlensin diye menfaatçilik düşünüp müslüman olmaya çalışan aldanır ebedi cehenneme müstahak olursun çünkü son din tamamlandı ve bitti bir daha Peygamber gelmeyecek diyede tasdik olundu.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısı asrı saadetdeki sahabe efendilerimizi öyle etkilemişdiki bunlardan Hz.Hatice r.a. validemiz sahabe Hz.Ebu bekr r.a. gibi ilk sırada Efendimize inananlar ona olan itimatlarını koşulsuz şartsız sürei celileyi bildirmesiyle tasdik bulmuş ve sırasıyla Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. için canlarını dahi feda edecek derece tecellilere mashar olurlar çünkü insanı bu derecede ölümü bile hiçe sayacak gerçeklerin kalpde görülmesi en ufuk noktalarda hayat yaşamaları iman hakikatlerinin kıyamate kadar olacak yaşantılarda gösterilmesidir sahabe Hz.Ömer r.a. bir sözünde helalden kazanana hesap haramdan kazanana azap vardır buyurmuş.
Neticesinde bu sözü imanın verdiği kuvvetden aldığı ve bildiği gerçek hakkaniyetin zuhuru ne ise o sözün edilmesine sebebiyet veriyor ve bilmisal alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Kur,an ı kerimin mucizevi olduğunun ispatı kıyamete kadar zuhur eder halde hem hadisi şeriflerde sözlerinde hem yaşantısında Allah özünde bulunan imanın kuvvetiyle hakkaniyetin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor ve ispatlıyor insanlarda günahlara karşı zevki rahat bulunduğu için insanlar kendilerini dine benzetmeye çalışacaklarına dini yaşayacaklarına dini kendilerine benzetmeye çalışmışlar bu sebeblerde daha asrı saadet yaşanmadan önceki dinlerde yaşanılanlar bir nevi örnek teşkil ediyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ise insanların bilerek yada bilmeden hataya düşmeleriyle gene temize çıkabilecek yolu göstermiş asrı saadet buna şahit diri diri kız çocuklarını gömerek öldürecek kadar zalimlikler işleyen topluluktan Allah en yakın derecelere gidecek sahabe ruhunu menba vermiş bu asırda insanların bilerek insanları katletmesi sonra müslüman olmaya çalışması faydasız yani günah işleyimde sonra müslüman olurum tertemiz hayata başlarım gibileri temize çıkacaklarını sanmasın çünkü asrı saadetden önce Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yokdu o gelince herşey son buldu netice hasıl oldu ve ölümüyle noktalandı yani bu zamana kadar müslümanlığı bilerek müslüman olmamış büyük günahlara girdikden sonra günahları temizlensin diye menfaatçilik düşünüp müslüman olmaya çalışan aldanır ebedi cehenneme müstahak olursun çünkü son din tamamlandı ve bitti bir daha Peygamber gelmeyecek diyede tasdik olundu.
Şefkat Bilinmesi
Hz.Adem,den itibaren bakıldığında Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelmiş tüm kavimlere gönderilen Peygamberlere iman etmeyen topluluklar helak olmuştur bunların içinde Hz.ibrahim as dan sonraki Hz.Davud,Hz.Musa,ve Hz.İsa,ya kadar helakların toplulukların yok edilmesiyle değil iman etmeyenlerin gönderilen dinlerin değiştirilmesiyle sapkınlığa helak ediliş olmasıdır taki Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ile helak olmalar son bulması delille Kur'an,ın kıyamete kadar hüküm sürmesidir ve hiç bir topluluğun helak olmayışıdır ancak Kur'an,ın emirleriyle aşırı gitmiş toplulukların arşı titretmesi bazı zalimlerin helak olmasına sebebiyet verir bunların içinde ya inanmayanlar helak olurken inananlarda zarar görür kimiside ölümle ahiretdeki ebedi cennetine nail olur ancak eski kavimlerin başlarına gelenler incelendiğinde toplu helaklar gerçekleşmiştir ve hüküm yerine geldiğinde imtihan sırrı çözüldüğünden dönüşü olmayan helakla cehennemle son bulmuştur.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmesiyle rahmeti kıyamete kadar indirmiştir Kur'an ve sünnetleriylede bunu delillendirip bu asrımızda dahi yaşayanların araştırmalarıyla tüm gerçekler aklen kalben ruhları kömürleşmemişlere açık gözle gördürüyor.
Allahın engin rahmetinin başka delilide Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmesiyle zerre kadar imanı olanın ebedi cehennemden kurtulmasıdırki bir kutsi hadiste Allah ey kullarım denizlerin köpükleri kadar günahlarınız olsada Allaha ağır gelmez buyurmuştur.
Yanlış hatırlamıyorsam aklımda kalan belki menkıbe belkide gerçekdir bilemiyorum bir konu vardır.
Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hitab eder ve bir ucu bucağı görünmeyen deniz gösterir görüyormusun habibim.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v.: Görüyorum ya rabbi.
Allah:Denizin ortasında bir ada,adanın içinde bir ağaç,ağacın üstünde bir kuş,kuşun ağzında mercimek tanesi büyüklüğünde bir taş,görüyormusun.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v.:Görüyorum ya rabbi.
Allah:O ucu bucağı görünmeyen deniz benim engin rahmetimtir,denizin otasındaki adada olan ağacın üstündeki kuşun ağzındaki mercimek tanesi büyüklüğü kadar taş kullarımın günahıdır buyurmuştur.
Bu mevzular ve bir çok ayet hadis kaynaklı deliller gösterirki Allah şefkat engiliğiyle zerre kadar imanı olan cehennemden kurtulmasıyla şefkatin ve son noktasını bitirenler ebedi cehenneme mustahaklardır.
Allah şefkatinin gadabımı geçdiğini kutsi hadisilerde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. tasdikler şekilde şefkat enginliğini ispat ettirmiştir lakin bu şefkat kafirlere ve münafıklara olmadığı münafikun süresi ve bir çok ayetlerde buyrulmuştur.
Münafıklar rahmetin gadabını,gadabında rahmetini geçme yarışı gibi münafık beyinlerinde oyun kurarlar sözde şer hayırı,hayırda şerri geçecektir eğer şer hayırı geçme yarışı gibi mevzu olsa eski kavimler helak edilmezlerdi yada hayrı şer geçse dünyada ne zalimler ne kafirler nede münafıklar kalırdı tertemiz şekilde mümin iman etmiş tüm kulların tekrar dünya düzeni kurmaları gerçekleşirdi ayrıca cennet ve cehennem neyi yarıştırılır cehennemme daha çok insanmı gidecek cennetemi gidecek yarışımı ? yada diyelimki yarış yapıldı cehennem kazandı kim neyi kazandı ve neyi kaybetti ? ebedi cenneti kaybetti cehennemi kazanmayı kim istiyor ? yada ebedi cehennemle kim yarış yapmayı istiyor ?
Asıl olan mahlukun yaratılmasındaki hikmet halıkı yaratıcısını tanıması ve ona iman ile emirlerine göre haraket ederek kul olmasıdır insanlar dünyada cennete layık hale gelmesidirki ebedi cennet hayatına hazırlığıdır.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmesiyle rahmeti kıyamete kadar indirmiştir Kur'an ve sünnetleriylede bunu delillendirip bu asrımızda dahi yaşayanların araştırmalarıyla tüm gerçekler aklen kalben ruhları kömürleşmemişlere açık gözle gördürüyor.
Allahın engin rahmetinin başka delilide Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmesiyle zerre kadar imanı olanın ebedi cehennemden kurtulmasıdırki bir kutsi hadiste Allah ey kullarım denizlerin köpükleri kadar günahlarınız olsada Allaha ağır gelmez buyurmuştur.
Yanlış hatırlamıyorsam aklımda kalan belki menkıbe belkide gerçekdir bilemiyorum bir konu vardır.
Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hitab eder ve bir ucu bucağı görünmeyen deniz gösterir görüyormusun habibim.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v.: Görüyorum ya rabbi.
Allah:Denizin ortasında bir ada,adanın içinde bir ağaç,ağacın üstünde bir kuş,kuşun ağzında mercimek tanesi büyüklüğünde bir taş,görüyormusun.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v.:Görüyorum ya rabbi.
Allah:O ucu bucağı görünmeyen deniz benim engin rahmetimtir,denizin otasındaki adada olan ağacın üstündeki kuşun ağzındaki mercimek tanesi büyüklüğü kadar taş kullarımın günahıdır buyurmuştur.
Bu mevzular ve bir çok ayet hadis kaynaklı deliller gösterirki Allah şefkat engiliğiyle zerre kadar imanı olan cehennemden kurtulmasıyla şefkatin ve son noktasını bitirenler ebedi cehenneme mustahaklardır.
Allah şefkatinin gadabımı geçdiğini kutsi hadisilerde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. tasdikler şekilde şefkat enginliğini ispat ettirmiştir lakin bu şefkat kafirlere ve münafıklara olmadığı münafikun süresi ve bir çok ayetlerde buyrulmuştur.
Münafıklar rahmetin gadabını,gadabında rahmetini geçme yarışı gibi münafık beyinlerinde oyun kurarlar sözde şer hayırı,hayırda şerri geçecektir eğer şer hayırı geçme yarışı gibi mevzu olsa eski kavimler helak edilmezlerdi yada hayrı şer geçse dünyada ne zalimler ne kafirler nede münafıklar kalırdı tertemiz şekilde mümin iman etmiş tüm kulların tekrar dünya düzeni kurmaları gerçekleşirdi ayrıca cennet ve cehennem neyi yarıştırılır cehennemme daha çok insanmı gidecek cennetemi gidecek yarışımı ? yada diyelimki yarış yapıldı cehennem kazandı kim neyi kazandı ve neyi kaybetti ? ebedi cenneti kaybetti cehennemi kazanmayı kim istiyor ? yada ebedi cehennemle kim yarış yapmayı istiyor ?
Asıl olan mahlukun yaratılmasındaki hikmet halıkı yaratıcısını tanıması ve ona iman ile emirlerine göre haraket ederek kul olmasıdır insanlar dünyada cennete layık hale gelmesidirki ebedi cennet hayatına hazırlığıdır.
İyiliği Allahtan Kötülüğü Nefsinden Bil...
İnsan dünyaya gönderiliş amacında kulluğun şuurunda yaşamasıyla ulaşabildiği durum ve şartlara göre insanlara din duyurmakla kulluğuyla yerine getirmesi gereken vazifelerdendir Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. (Benim adım güneşin doğup battığı her yere ulaşacaktır) buyruğuyla Peygamber mesleği ve vazifesi olan tebliğ evinde eş çocuklarıyla gerçekleşdirdiği gibi başka insanlarada dinin anlatılması insanların içindeki karanlıklıkların aydınlanmasıda her müslümanında vazifesidir ölüm gerçeği varlığıyla insasanların içinde korku endişeyle adına özgürlük diyerek her istediğini elde etme amacını taşımak içindeki kalbin dahada kararmasıyla kendini zindana mahkum ettiğinin farkında olmadıklarından önce kendileri huzur bulmaya çalışırlar din insanın istediği tüm programı yaşanmasıyla gerçek özgürlüğünü veriyor.
Risale-i nurda insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Hâlık-ı Kâinatı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir.
Fakat sen ibadete muhtaçsın; manen hastasın. İbadet ise mânevî yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde ispat etmişiz.
Said Nursi.
Dini yaşamayanlar elbetde her yapdığına kendi seçenekleriyle tercihlerini yapdıklarından irade verilerek bunu delillendirmişdir insanın iyiliğe olan yaklaşımı benlik içindeki nefsaniyetle çok kolay yapamaz nefsine güvenip bazen yapsa ya gösteriş riya yada karşılığını beklediği menfaat devreye girer nefs bir çıkar getirisini düşünmeye sevk eder Allah yapılan ise karşılık beklentisini kalbinde sadece Allahtan talep eder mesela dua eder fakat fiili duada gerekir iyilik yapsa fiili duasıylada çalışarak Allah imkan bahşeder.
Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi nefsindendir.(Nisâ, 4/79).
Bilmek bildirmek tebliğle insanların yaralarına tedavi yönünde amacın ne olduğunu görenler akıl idrak düşünmeyle gördükleri ve kalplerinde hissettikleri sevgi meşalesini fark ederler demekki zahirdeki olanlar kalbe dokunup iradesini doğru yöne kullanmasına sebeb oluyor yada inkarla sadece kendini karanlığa atmış oluyor.
(Allah, ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez.) parantez içindeki bu ve bu gibi edilen sözler fitne sahtedir.
Allah iyi iş yapan kendi yararına,kötü iş yapanda kendi zararına yapmıştır.Rabbin kullarına asla zulm etmez.(Fussulet-46). buyuruyor hem bu buyruktaki ayeti yalanlamaya girerki münafıklar bu gibi sözleri yaparki dünyada günahları işleyip sözde ızdırabın en korkuncunu cehennemle yaşamakla ve ödemekle cennet nimetlerinin en güzelini elde etmek en üst derelere gitme manasını verme çabasını gösteren fitneye sebeb olur.
Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Kur'an Din hakkında söylenen sahte sözler fitnedir ve Fitne uykudadır uyandırana Allah lanet etsin buyrulmuştur.
Çile ızdırap insanlardan gelir Allaha verilemez imtihan inançla olur nimet için olsa cennete kimse giremez.
İnsana dünya kendisine verilmiş olmuş olsa varsayılsa ve verilen sadece bir göz nimetinin bedelini ödemek için doğumdan ölüme kadar ızdırabını çilesini işkencesini yaşasa çekse üstüne dünyayıda Allah deyip hibe edildiği varsayılsa bir göz nimetinin değerini karşılayamaz.
Mühmin islamiyeti yaşamaya ve yaşatmaya çalışır kafir zevklerinin peşinde olur dine ve dini imana anlatanlara engel olmaz ebedi cennet ve cehennem olduğundan ya doğruysa diye kendide dinler inanmasada engel olmaz kafir inkar etmekle setr edendir örtendir kendi dediğini doğrulayıp kitapları peygamberleri yok sayandır bu sebeble ebedi cehenneme gider inkar ettiklerinin içinde kendi yaratılışıda olduğundan kendi varlığını yok sayamaz yaratanı inkarla nefsine ilahlık vermiş olur kafirin izahındaki gerekçedir inkar etmeyip dini yaşamayan çok insan vardır bunlar iman esaslarında bildirilenleri dille ve kalben tasdiklemişlerse iman etmişlerdir fakat kafirlerin yapdığı sıfatı taşımış olurlar kafir değillerdir inkar iman meselesidir inkar etmek kalpdeki imansızlığa sebeb olur cennete imanlı girer imansızlar değil geriye münafıklar kalırki onlar dini duyurmaya çalışalara engel olmaya çalışırki kendi istediği kurallarını insanlara göstersin oda şüphesiz şeytanın istediği Allahın sevmediği işlerdir din şeytanın işlerini yok etmişdir bu sebele münafıklar kendileri cehennemin dibine gittiklerinden başkalarınında kendileri gibi olmalarını isterler kendinden olamayanlara hep düşmanlık hased kin kısaca şeytanın tüm oyunlarıyla aldatırlar yardım ediyor görünseler kendilerinden bilinmesiyle boyun eğmelerini nefslerine tahriklerle tapınmalarını isterler iman ehlini kandırmanın en çok zaaf yolu inançlarıdırki dini kullanırlar kısa ve öz kendi menfaaleri için herşeyi yaparlar böyle insanların Allah kalplerine mühür vurur kendileri bilemeyebilir fark edememeyebilirde.
Risale-i nurda insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Hâlık-ı Kâinatı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir.
Fakat sen ibadete muhtaçsın; manen hastasın. İbadet ise mânevî yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde ispat etmişiz.
Said Nursi.
Dini yaşamayanlar elbetde her yapdığına kendi seçenekleriyle tercihlerini yapdıklarından irade verilerek bunu delillendirmişdir insanın iyiliğe olan yaklaşımı benlik içindeki nefsaniyetle çok kolay yapamaz nefsine güvenip bazen yapsa ya gösteriş riya yada karşılığını beklediği menfaat devreye girer nefs bir çıkar getirisini düşünmeye sevk eder Allah yapılan ise karşılık beklentisini kalbinde sadece Allahtan talep eder mesela dua eder fakat fiili duada gerekir iyilik yapsa fiili duasıylada çalışarak Allah imkan bahşeder.
Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi nefsindendir.(Nisâ, 4/79).
Bilmek bildirmek tebliğle insanların yaralarına tedavi yönünde amacın ne olduğunu görenler akıl idrak düşünmeyle gördükleri ve kalplerinde hissettikleri sevgi meşalesini fark ederler demekki zahirdeki olanlar kalbe dokunup iradesini doğru yöne kullanmasına sebeb oluyor yada inkarla sadece kendini karanlığa atmış oluyor.
(Allah, ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez.) parantez içindeki bu ve bu gibi edilen sözler fitne sahtedir.
Allah iyi iş yapan kendi yararına,kötü iş yapanda kendi zararına yapmıştır.Rabbin kullarına asla zulm etmez.(Fussulet-46). buyuruyor hem bu buyruktaki ayeti yalanlamaya girerki münafıklar bu gibi sözleri yaparki dünyada günahları işleyip sözde ızdırabın en korkuncunu cehennemle yaşamakla ve ödemekle cennet nimetlerinin en güzelini elde etmek en üst derelere gitme manasını verme çabasını gösteren fitneye sebeb olur.
Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Kur'an Din hakkında söylenen sahte sözler fitnedir ve Fitne uykudadır uyandırana Allah lanet etsin buyrulmuştur.
Çile ızdırap insanlardan gelir Allaha verilemez imtihan inançla olur nimet için olsa cennete kimse giremez.
İnsana dünya kendisine verilmiş olmuş olsa varsayılsa ve verilen sadece bir göz nimetinin bedelini ödemek için doğumdan ölüme kadar ızdırabını çilesini işkencesini yaşasa çekse üstüne dünyayıda Allah deyip hibe edildiği varsayılsa bir göz nimetinin değerini karşılayamaz.
Mühmin islamiyeti yaşamaya ve yaşatmaya çalışır kafir zevklerinin peşinde olur dine ve dini imana anlatanlara engel olmaz ebedi cennet ve cehennem olduğundan ya doğruysa diye kendide dinler inanmasada engel olmaz kafir inkar etmekle setr edendir örtendir kendi dediğini doğrulayıp kitapları peygamberleri yok sayandır bu sebeble ebedi cehenneme gider inkar ettiklerinin içinde kendi yaratılışıda olduğundan kendi varlığını yok sayamaz yaratanı inkarla nefsine ilahlık vermiş olur kafirin izahındaki gerekçedir inkar etmeyip dini yaşamayan çok insan vardır bunlar iman esaslarında bildirilenleri dille ve kalben tasdiklemişlerse iman etmişlerdir fakat kafirlerin yapdığı sıfatı taşımış olurlar kafir değillerdir inkar iman meselesidir inkar etmek kalpdeki imansızlığa sebeb olur cennete imanlı girer imansızlar değil geriye münafıklar kalırki onlar dini duyurmaya çalışalara engel olmaya çalışırki kendi istediği kurallarını insanlara göstersin oda şüphesiz şeytanın istediği Allahın sevmediği işlerdir din şeytanın işlerini yok etmişdir bu sebele münafıklar kendileri cehennemin dibine gittiklerinden başkalarınında kendileri gibi olmalarını isterler kendinden olamayanlara hep düşmanlık hased kin kısaca şeytanın tüm oyunlarıyla aldatırlar yardım ediyor görünseler kendilerinden bilinmesiyle boyun eğmelerini nefslerine tahriklerle tapınmalarını isterler iman ehlini kandırmanın en çok zaaf yolu inançlarıdırki dini kullanırlar kısa ve öz kendi menfaaleri için herşeyi yaparlar böyle insanların Allah kalplerine mühür vurur kendileri bilemeyebilir fark edememeyebilirde.
Kur'an Tüm İnsanlığa İnmiştir
Kur'an ı Kerim bir evren kitabı evren bir Kur'an,ın delili bir kitapdır insan evrenın küçültülmüş modelidir Kur'an bir insan hükmünde olur insan nasılki bir organın işlemesiyle tüm vucudun işlemlerini yapmış olamazsa Kur'an ,ında tek bir ayetini ele alıp bu budur demekle hüküm verilemez Kur'an,ın ayetleri ve süreleri asrı saadetde olan hadiselere göre ve kıyamete kadar olabilecek hadiselere göre tek bir ayetle bir çok mana ihtiva eder ve her bir ayetiyle manaların oluşumunda gerçek hak ve hakikatlerin manaları ortaya çıkar mesela insanı araşdırdığımızda beynin foksiyonlarını ele alsak ve muhteşemliği karşısında nasıl hayrete düşeriz diğer organlarımızında ayrı foksiyonları olduğunu biliriz yani diğer organlara sende beyin gibisin muamelesi yapılamaz fakat diğer organların beyinle temasını anlar ve hissederiz ve diğer organlarımız olmasada olur diyemeyiz ve tek beyinle vucudun gereği yerine getirilemez Kur'an,da bu misal gibi tek bir ayetle hüküm verilemez.
Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin;onlar birbirlerinin dostudurlar.Sizden onları kim dost edinirse,kuşkusuz onlardandır.(MAİDE 51)
Asrı saadete kadar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmeden önce diğer dinlerin değişdirilmesi sonucunda bir çok din mensuplarında inanç bozukluğu sapkınlıklar çıkdı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. geldiğinde Kur'an nazil olunca diğer dinlerin tüm hükümlerini almakla tüm insanlığa gerçekleri kıyamete kadar açıklayıcı olarak gönderilir bu ayetdeki buyrukda asrı saadetde inanç bozukluğundan ileri gelen sapmışlar olarak bilinen dinlerinde yanlış olduğunu ve onların yanlışlıklarında ısrarcı olduklarında buyrukdaki dost edinmeyinki sapıtmışlar olmayasınız eğer sapıtmışlara destek olup dost olmaya çalışırsanız sizde onlardan sayılırsınız demekle ve müslüman olup din,e giren birinin sonra tekrar eski dine dönemeyeceğini bildirir mesela habeş kralı din ve son Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. peygamberliğini kabul etmiş fakat bir milletinde olduğunu kendisine malik olmadığını söyleyerek Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bildirmişdir dost edinmeyin buyruğu o asırdan kıyamete kadar Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmeyenleri bildirir ve Hıristiyanda Yahudide olsa zaten iman etmesi gerçekleşmiyor iman etmemiş olanlarsa Kur'an,a ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. düşman değilse kafirlik sınıfına girer kafir ise ahiretde vereceği hesaba göre ya gerçekden iman etmemiş yada kendi dinindeki ahiret inancı gereği Allah korkusundan Kur'an,ın gerçekmidir değilmidir bilemediğinden ya ebedi cehenneme gider yada Allah merhametiyle af eder.
Dinde zorlama yoktur (Bakara-256) buyruğunda islamiyeti yaşayanlara emrederki diğer dinlere olan teslimiyeti gösterir çünkü değiştirilmişde olsa Allah gönderdiği diğer kitaplara ve peygamberlere iman etmişizki islamiyeti yaşayanlara olan kimseyi islamiyete gireceksin demekle zorlayamaz diğer din mensupları din,e girmemişsede kendi dinini yaşamakla fakat son peygamber ve Kur'an,ın Allah kitabı olduğunu kabul etmekle iman esaslarında bildirilene girerki iman esaslarında kitaba değil kitaplara peygambere değil peygenberlere diye emrolunanla iman ehlinden olurlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. dahi asrı saadetde kimseyi islamiyete zorlamamışdır eğer böyle mevzu olsaydı bugün tüm dünyada sadece islamiyet olur ve herkes müslüman olurdu kısa ve öz müslümanlar bile kendi dinlerini yaşamadıklarında Hıristiyan yada Yahudiler gibi yaşantısı olmazmı ve yaşamıyorlarmı o zaman ne fark var kaç tane ilah var cennetlik müslümanmı cehennemlik Yahudi veya Hıristiyanlar olacak diye yazıyormu peki Kur'an okunması içinmi indi yaşanması içinmi yaşamayanlar dinden çıkıyorlarmı hayır çünkü iman esaslarında bildirilenleri kabul edip kalben tasdikle imanı gerçekleşdirmişlerdir
And olsunki biz Öğüt alsınlar diye bu Kur'an da insanlara her türlü örneği verdik (Zümer-27) buyrulmuşdurki Kur'an tüm ( insanlığa ) gönderilmişdir sadece müslümanlara değil,Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bir cenaze esnasında ayağa kalkmışdır sahabe efendilerimiz o Yahudiydi demeleri üzerine Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Yahudiydide insandamı değildi buyurmuştur yani kafirde olsa insan olarak yaratılmış.
Değerli Büyüğümüz Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendinin dediği gibi Kur'an ve hadisler ışığında terörist müslüman olamaz müslüman terörist olamaz ve Kur'an tüm insanlığa gönderilmiş olmasıyla kıyamete kadar süreceği tüm insanlığın öğütle hükmeden son kitapdır ve şöylede denebilirki Hıristiyan terörist olamaz terörist hıristiyan olamaz terörist Yahudi olamaz Yahudi terörist olamaz.
Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin;onlar birbirlerinin dostudurlar.Sizden onları kim dost edinirse,kuşkusuz onlardandır.(MAİDE 51)
Asrı saadete kadar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmeden önce diğer dinlerin değişdirilmesi sonucunda bir çok din mensuplarında inanç bozukluğu sapkınlıklar çıkdı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. geldiğinde Kur'an nazil olunca diğer dinlerin tüm hükümlerini almakla tüm insanlığa gerçekleri kıyamete kadar açıklayıcı olarak gönderilir bu ayetdeki buyrukda asrı saadetde inanç bozukluğundan ileri gelen sapmışlar olarak bilinen dinlerinde yanlış olduğunu ve onların yanlışlıklarında ısrarcı olduklarında buyrukdaki dost edinmeyinki sapıtmışlar olmayasınız eğer sapıtmışlara destek olup dost olmaya çalışırsanız sizde onlardan sayılırsınız demekle ve müslüman olup din,e giren birinin sonra tekrar eski dine dönemeyeceğini bildirir mesela habeş kralı din ve son Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. peygamberliğini kabul etmiş fakat bir milletinde olduğunu kendisine malik olmadığını söyleyerek Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bildirmişdir dost edinmeyin buyruğu o asırdan kıyamete kadar Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmeyenleri bildirir ve Hıristiyanda Yahudide olsa zaten iman etmesi gerçekleşmiyor iman etmemiş olanlarsa Kur'an,a ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. düşman değilse kafirlik sınıfına girer kafir ise ahiretde vereceği hesaba göre ya gerçekden iman etmemiş yada kendi dinindeki ahiret inancı gereği Allah korkusundan Kur'an,ın gerçekmidir değilmidir bilemediğinden ya ebedi cehenneme gider yada Allah merhametiyle af eder.
Dinde zorlama yoktur (Bakara-256) buyruğunda islamiyeti yaşayanlara emrederki diğer dinlere olan teslimiyeti gösterir çünkü değiştirilmişde olsa Allah gönderdiği diğer kitaplara ve peygamberlere iman etmişizki islamiyeti yaşayanlara olan kimseyi islamiyete gireceksin demekle zorlayamaz diğer din mensupları din,e girmemişsede kendi dinini yaşamakla fakat son peygamber ve Kur'an,ın Allah kitabı olduğunu kabul etmekle iman esaslarında bildirilene girerki iman esaslarında kitaba değil kitaplara peygambere değil peygenberlere diye emrolunanla iman ehlinden olurlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. dahi asrı saadetde kimseyi islamiyete zorlamamışdır eğer böyle mevzu olsaydı bugün tüm dünyada sadece islamiyet olur ve herkes müslüman olurdu kısa ve öz müslümanlar bile kendi dinlerini yaşamadıklarında Hıristiyan yada Yahudiler gibi yaşantısı olmazmı ve yaşamıyorlarmı o zaman ne fark var kaç tane ilah var cennetlik müslümanmı cehennemlik Yahudi veya Hıristiyanlar olacak diye yazıyormu peki Kur'an okunması içinmi indi yaşanması içinmi yaşamayanlar dinden çıkıyorlarmı hayır çünkü iman esaslarında bildirilenleri kabul edip kalben tasdikle imanı gerçekleşdirmişlerdir
And olsunki biz Öğüt alsınlar diye bu Kur'an da insanlara her türlü örneği verdik (Zümer-27) buyrulmuşdurki Kur'an tüm ( insanlığa ) gönderilmişdir sadece müslümanlara değil,Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bir cenaze esnasında ayağa kalkmışdır sahabe efendilerimiz o Yahudiydi demeleri üzerine Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Yahudiydide insandamı değildi buyurmuştur yani kafirde olsa insan olarak yaratılmış.
Değerli Büyüğümüz Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendinin dediği gibi Kur'an ve hadisler ışığında terörist müslüman olamaz müslüman terörist olamaz ve Kur'an tüm insanlığa gönderilmiş olmasıyla kıyamete kadar süreceği tüm insanlığın öğütle hükmeden son kitapdır ve şöylede denebilirki Hıristiyan terörist olamaz terörist hıristiyan olamaz terörist Yahudi olamaz Yahudi terörist olamaz.
Adalet'tir
Allah ahiretde sorgulardaki kulun günahlarının bedeli olarak ebedi gidecekler hariç dilerse günahları af eder bağışlar dilerse azap eder kulun hesabı görüldüğünde başka bir kul borcuda olsa ödemesi gereken bedeli cehennem azabıyla öder elbetde adaletin gereğide budur buradaki hesaplaşmalarda bazı kafirlerde çıkabilecek bir durumda olabilirki kulun cehennemden başka gidecek yeri olmadığından Allah kulun vereceği hesaba göre dilerse af eder dilerse azap eder hükmü girerki ADALETTİR.
Allah şu evrendeki mecmuada görülüyorki herşey mükemmellik içinde seyircilerine temaşa ile zevki ruhanisini tatmin lezzeti vermektedir bunun içinde ebediyet isteğine sevk ederek yaratılışın cismani lezzeti ruhanisini ebediyetle nimetlerle ihsanı rahmetinin engin aşılmaz olduğunu ispat eder şeytan bile nimetlendiğiyle hased kibir üstünlüğüne girerek ruhani lezzetini lanetle ebedi azaba döndürmüştür ve ödülünü dünyada kulları saptırmakla kendisinden küçük düşürmesi onun için ödül olur şeytan ebedi azaplanacak şeytanı bile geçemeyen şeytandan en aşağı olanlarda ebedi azap olurki onlarda şüphesiz münafıklardır.
Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder.Allah gafur,dur rahim,dir. (Fetih, 48/14)
İnsan kıyamete kadar olacak hadiselerden ve ebedi sürecek yaratılışın insanın zayıf yönleriyle en üstün halifelikle ahseni takvim sırrına erdirerek şeytanla imtihana sevk edilirki günaha girmiş kulların rahmetin enginliğini idrakla anlayabilsinler sıradan bir yazılı imtihanıyla dereceler alan öğrencinin ahiretdeki derecesine şeytanda sebeb olabilir fakat amaç başkadır şeytan ebedi cehenneme sevk ederken Allah kendisine dahada yakın etmeye çalışır buda kulun girdiği günah batağına göre değişirki bazen şeytanın en küçük aldatmasına sabır göstererek kulluktan ayrılmayanların doğru istikametine günahların çoğunun affına vesile olur derecei manevi hayatın içine girer.
İman esaslarında buyrulan anlam ve açıklamada insanın yapdığı iyiliklerde ve kötülüklerde irade verilmesiyle gerçek yaratanın Allah olduğunu iman esaslarında hayra ve şerre imanla hayrıda şerride Allah yaratır buyruğuyla bazı gafil münafıkların kendilerini yaratıcı gibi görmelerinden bazısına iyilik bazısına kötülükle bazısına sözde ihsan bazısına azap yaparak Allah yaratmasıyla kadere imanın olduğunu Allah yapdığını ve yaptırdığını sanan münafıklar kendi yapdıklarının veballerini sözde Allah isnad ederler Allah asla zulm etmez buyuruyor zulm eden insansa kadere bağlanamaz kaderde günahlarına olan musubet hasıl olur oda kulun hayrı içindir kul kadere razı olur kulluk şuuruna erer Allaha yakınlaşır zulm edende senin kaderin der kadere taş atar kendi azabını hazırlar kul günahsızsa zulm edilse Allah daha yakınlıkla büyük mükafatlarla dünyadanda nasip verir zulm eden nimetlerden mahrum olur mahrum olmamak için bu sefer ya çalar yada şeytanın diğer yollarına gider aldatma yalan gibi hasletlerle kalbine küfrün cehennem tohumunu eker bu tohumdan sonra dahada beterleşir ve herşeyi küçük görmeye başlar azabının ne kadar büyüdüğünün farkına varmaz şeytanında istediği dönüşü olmayan ebedi cehenneme sürüklenir vicdanı öyle yük olur cehennem korkusu rahat bırakmaz mahrum ettiği masum insanların rızkına göz dikip mahrum etse afrika bir misal bu kullara olan ihsan ebedi nimetlere sevk edilir Allah lütufkârdır lutf ve keremini mahrum bırakılanlara cennetde nimetlendirir ve bu nimetler ebedileşir zalim ise cehennemin derinliklerine gider ve ADALETTİR.
Allah zâlimler topluluğunu hidayete eriştirmez.(Bakara, 2/258)
Allah kâfirler topluluğunu hidayete eriştirmez.(Bakara, 2/264)
Allah fâsıklar topluluğunu hidayete eriştirmez.(Tevbe, 9/24)
Allah şu evrendeki mecmuada görülüyorki herşey mükemmellik içinde seyircilerine temaşa ile zevki ruhanisini tatmin lezzeti vermektedir bunun içinde ebediyet isteğine sevk ederek yaratılışın cismani lezzeti ruhanisini ebediyetle nimetlerle ihsanı rahmetinin engin aşılmaz olduğunu ispat eder şeytan bile nimetlendiğiyle hased kibir üstünlüğüne girerek ruhani lezzetini lanetle ebedi azaba döndürmüştür ve ödülünü dünyada kulları saptırmakla kendisinden küçük düşürmesi onun için ödül olur şeytan ebedi azaplanacak şeytanı bile geçemeyen şeytandan en aşağı olanlarda ebedi azap olurki onlarda şüphesiz münafıklardır.
Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder.Allah gafur,dur rahim,dir. (Fetih, 48/14)
İnsan kıyamete kadar olacak hadiselerden ve ebedi sürecek yaratılışın insanın zayıf yönleriyle en üstün halifelikle ahseni takvim sırrına erdirerek şeytanla imtihana sevk edilirki günaha girmiş kulların rahmetin enginliğini idrakla anlayabilsinler sıradan bir yazılı imtihanıyla dereceler alan öğrencinin ahiretdeki derecesine şeytanda sebeb olabilir fakat amaç başkadır şeytan ebedi cehenneme sevk ederken Allah kendisine dahada yakın etmeye çalışır buda kulun girdiği günah batağına göre değişirki bazen şeytanın en küçük aldatmasına sabır göstererek kulluktan ayrılmayanların doğru istikametine günahların çoğunun affına vesile olur derecei manevi hayatın içine girer.
İman esaslarında buyrulan anlam ve açıklamada insanın yapdığı iyiliklerde ve kötülüklerde irade verilmesiyle gerçek yaratanın Allah olduğunu iman esaslarında hayra ve şerre imanla hayrıda şerride Allah yaratır buyruğuyla bazı gafil münafıkların kendilerini yaratıcı gibi görmelerinden bazısına iyilik bazısına kötülükle bazısına sözde ihsan bazısına azap yaparak Allah yaratmasıyla kadere imanın olduğunu Allah yapdığını ve yaptırdığını sanan münafıklar kendi yapdıklarının veballerini sözde Allah isnad ederler Allah asla zulm etmez buyuruyor zulm eden insansa kadere bağlanamaz kaderde günahlarına olan musubet hasıl olur oda kulun hayrı içindir kul kadere razı olur kulluk şuuruna erer Allaha yakınlaşır zulm edende senin kaderin der kadere taş atar kendi azabını hazırlar kul günahsızsa zulm edilse Allah daha yakınlıkla büyük mükafatlarla dünyadanda nasip verir zulm eden nimetlerden mahrum olur mahrum olmamak için bu sefer ya çalar yada şeytanın diğer yollarına gider aldatma yalan gibi hasletlerle kalbine küfrün cehennem tohumunu eker bu tohumdan sonra dahada beterleşir ve herşeyi küçük görmeye başlar azabının ne kadar büyüdüğünün farkına varmaz şeytanında istediği dönüşü olmayan ebedi cehenneme sürüklenir vicdanı öyle yük olur cehennem korkusu rahat bırakmaz mahrum ettiği masum insanların rızkına göz dikip mahrum etse afrika bir misal bu kullara olan ihsan ebedi nimetlere sevk edilir Allah lütufkârdır lutf ve keremini mahrum bırakılanlara cennetde nimetlendirir ve bu nimetler ebedileşir zalim ise cehennemin derinliklerine gider ve ADALETTİR.
Allah zâlimler topluluğunu hidayete eriştirmez.(Bakara, 2/258)
Allah kâfirler topluluğunu hidayete eriştirmez.(Bakara, 2/264)
Allah fâsıklar topluluğunu hidayete eriştirmez.(Tevbe, 9/24)
Haşr Edilen Yer Mahşer
Mahşerde toplanılıp sıratın köprüsünün kurulmasında Kabe arzın altından kök ve arşa kadar uzanıyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. mahşerde ilk varış yerine ben varıcam buyuruyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabri mekkede demekki ilk varışla sıratın başlangıç yeri kabe olabilir Allah israfı sevmez mahşer alanı büyük kalabalığın olacağı toplanma yeridir ve dünyada bu alan için yeterlidir.
Hz.Adem as dan itibaren ölenler gömülenler ve kıyamete kadar sürecek ölümlerle dünyanın çok yerinde boşluklar var demekki bu dünyayı işaret ediyor çünkü dirilmeler burda ve Allah denmesiyle dağların pamuk gibi dümdüz olmasıda toplanma yeri mahşerin oluşması için değilmidir sonra dünyanın her yerinden insanlar kabeye gidebilir kabenin arşa kadar manevi olarak görülmesidirki arşa kadar gider uzanır mevzusu herkesce bilinir demekki sırat köprüsünün kabeden kurulabileceğini gösterebilir dirilmeden sonra bilmem kaç milyon sene yol gidilecek güneş bir mil yaklaşacak kesilen danalarda 7 ortak olan kişiler binip o yolu gidecek diye mevzularını anlatan bazı imam gazali ismi verilen kitaplar okudum ve yalandır ayetle hadisle akılla ilgisi yoktur çünkü bir cehennem birde cennet var başka köy varmı kul demezmi Allahım o kadar yol gideceğime iki dakka cehhennemde yansam daha iyi ebedi cehenneme gidecekler ise onca yolu gidince birde ebediyen cehenneme girecek saçma cehhennem ateşi iman ehli için günahın kefareti başka azaba ne ihtiyaç varki.
Cehennemde sabit olmadığından cennete dünya yaklaştırılır uzayda aşağı yukarı kavramı zaten bulunmaz şöyle tabir kullansak tüpün üstüne çaydanlığı koyarsan su kaynamaya başlar buna benzer cehennemde harlatıldığında Tekvir Süresi ayet 6 buyrulduğu gibi cehennem sıcaklığından denizler okyonuslar kaynamaya ve tutuşmaya başlar dünya cehennemin dibine ve ay birlikte cehennemin dibine çakılacak dehşet gürültüyle paramparça olacak belkide cennetde yer sarsılacak ve sesi duyulacak geriye ne kalıyorki cennet ve cehennem.
Hadisi şerifde cehennemin 70.000 yuları ve her yularda 70.000 melelğin olduğu buyruluyor demekki cehennem sabit değil ve arşın altında olsa gerekdirki Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. buyruğunda kainat kürsiye nispeten çöle atılmış halka gibidir kürside arşa nispeten çöle atılmış halka gibidir buyrulmuşdur.
Hz.Adem as dan itibaren ölenler gömülenler ve kıyamete kadar sürecek ölümlerle dünyanın çok yerinde boşluklar var demekki bu dünyayı işaret ediyor çünkü dirilmeler burda ve Allah denmesiyle dağların pamuk gibi dümdüz olmasıda toplanma yeri mahşerin oluşması için değilmidir sonra dünyanın her yerinden insanlar kabeye gidebilir kabenin arşa kadar manevi olarak görülmesidirki arşa kadar gider uzanır mevzusu herkesce bilinir demekki sırat köprüsünün kabeden kurulabileceğini gösterebilir dirilmeden sonra bilmem kaç milyon sene yol gidilecek güneş bir mil yaklaşacak kesilen danalarda 7 ortak olan kişiler binip o yolu gidecek diye mevzularını anlatan bazı imam gazali ismi verilen kitaplar okudum ve yalandır ayetle hadisle akılla ilgisi yoktur çünkü bir cehennem birde cennet var başka köy varmı kul demezmi Allahım o kadar yol gideceğime iki dakka cehhennemde yansam daha iyi ebedi cehenneme gidecekler ise onca yolu gidince birde ebediyen cehenneme girecek saçma cehhennem ateşi iman ehli için günahın kefareti başka azaba ne ihtiyaç varki.
Cehennemde sabit olmadığından cennete dünya yaklaştırılır uzayda aşağı yukarı kavramı zaten bulunmaz şöyle tabir kullansak tüpün üstüne çaydanlığı koyarsan su kaynamaya başlar buna benzer cehennemde harlatıldığında Tekvir Süresi ayet 6 buyrulduğu gibi cehennem sıcaklığından denizler okyonuslar kaynamaya ve tutuşmaya başlar dünya cehennemin dibine ve ay birlikte cehennemin dibine çakılacak dehşet gürültüyle paramparça olacak belkide cennetde yer sarsılacak ve sesi duyulacak geriye ne kalıyorki cennet ve cehennem.
Hadisi şerifde cehennemin 70.000 yuları ve her yularda 70.000 melelğin olduğu buyruluyor demekki cehennem sabit değil ve arşın altında olsa gerekdirki Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. buyruğunda kainat kürsiye nispeten çöle atılmış halka gibidir kürside arşa nispeten çöle atılmış halka gibidir buyrulmuşdur.
Demekki cehennem uzay boşluğunun kendisidir ve kapkara sönük görülen uzay boşluğu cehennem harlatıldığında yıldızlar sıcaklıkdan erir ve dökülür dünyanın her tarafında gökyüzünde Rahman Süresi 37-38 buyrulduğu gibi çıkar.
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü cehennem, yetmişbin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmişbin melek vardır."
* Mücahid anlatıyor: "İbnu Abbâs radıyallahu anhüma bana: "Cehennemin genişliği ne kadardır, biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Hayır!" deyince: "Doğru, Allah'a yemin olsun, bilemezsin!" dedi ve ilave etti: "Bana Hz. Aişe radıyallahu anha dedi ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm 'a: "Kıyamet günü Arz toptan O'nun bir kabzasıdır (tam tasarrufundadır). Gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir" (Zümer 67) âyetinden sormuş ve: "Bu sırada insanlar nerede olurlar (ey Allah'ın Resûlü)" demiştim. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem köprüsünde!" cevabını verdi."
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü cehennem, yetmişbin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmişbin melek vardır."
* Mücahid anlatıyor: "İbnu Abbâs radıyallahu anhüma bana: "Cehennemin genişliği ne kadardır, biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Hayır!" deyince: "Doğru, Allah'a yemin olsun, bilemezsin!" dedi ve ilave etti: "Bana Hz. Aişe radıyallahu anha dedi ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm 'a: "Kıyamet günü Arz toptan O'nun bir kabzasıdır (tam tasarrufundadır). Gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir" (Zümer 67) âyetinden sormuş ve: "Bu sırada insanlar nerede olurlar (ey Allah'ın Resûlü)" demiştim. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem köprüsünde!" cevabını verdi."
İman Ve Dünya
Hz.Adem,le başalayıp Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelmiş Peygamberlerin ve yaşananların her asra bakış ve gerekli emir ve yasakların Peygamberlere bildirilmesi inkar edenlerin cehenneme itaat edenlerin cennete gitmesi gerekmezmi sonuçda insanlara her ümmete göndermiş Peygamberler elbetteki Allahın varlığına delil cezaya ve mükafata her Peygamber ümmetinin sorgusunu Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. diğer peygamberler gidip Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sorgusunda diğer ümmetlerinde ceza ve mükafatın gereği yapılır.
İman ehli Hz.Adem a.s. başlayıp Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen tüm peygamberler ve onlarla iman etmiş olanlar iman ehlidir Hz.Adem a.s. 1000 sene neslin üremesi için hayat bahşedilmiş elbetdeki Allahın emirlerini o asra göre bildirip doğruyu gösterecektir ve sorgu edilecektir o zaman için ne gerekliydi şeytan yolu olarak ne biliniyordu adam öldürme zina yapma kul hakkı bedende bulunabilecek cehennem izleri yani ilk cinayeti kabil işledi cehenneme girecektir peki Hz.Adem a.s. 1000 sene hayat verildiyse kabil nerde ona verilmemişmidir ?
İnsan risale-i nurda belirtildiği gibi kalbinde ya cennet tohumu yada cehennem tohumu barındırıyor iman ehli demek sadece müslümanlara ait değildir iman ehli peygamberleri kitapları kalben ve dil ile tasdik etmek demek birini inkar etmek imandan çıkıp cehennemin ebedileşmesine sebeb olur kitap ehli ve peygamber ehli belli yani Hz.Adem,den başlayıp Hz.Davud a.s., Hz.Musa a.s., Hz.İsa a.s. ve son Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen tüm Peygamberlerden birini inkar imandan çıkarmaya sebeb ve sonucu ebedi cehennemle neticelenir dinle ilgilenenler cehennemin üzerinde iple cambazlık yapmak gibi hükme girer bunun içindirki Allahın dilediğinden başkası her önüne gelen hüküm veremez mesela 1400 sene evvel Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. geldiğinde hükümlerinde edilen icraatlerin her birinde Allah kalplerde yer bulmasına tecellilerin girmesine sebebiyet vermiş sahabe efendilerimiz öyle bir inanca ulaşmakla kalmayıp canlarını dahi feda edecek vaziyete gelmişler.
İman ehlinin dünyaya olan sevgisi kalben olmuyor kalpler Allahın yeri bu sebeble dünyanın kullanımı Allahın emrine göre inen kitap ve onu en güzel şekilde açıklayacak peygamberler göndermiş ve Peygamber yolunda olan alimler muallimler bu zamana kadar gelmiş Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. anlatıp insanlara cennet yolunu gösterenler sorumlulukla beraber birde vereceği hesap vardır dinle şaka olmaz hükmünü değişdiremezsin içki yasaklanmışsa buna caiz diyemezsin günaha giriyorsan dinle işin ne muta nikahı gibi zinaları keyfin için caiz gösteremezsin sen ebedi cehennemi istiyorsan dinden ne istiyorsun başkalarınıda felakete sürükleyip cehennem yolunu yaşatıyorsun kendince firavunluk yapıyorsun ilahlık yaparsan ahiretde kaçışın yok 70 sene sürecek münafıkların girdiği en derin azaba gidersin din kimsenin babasının malı değil dünyada babasının malı değil insanlarda değil.
Bu gibi insanların kalpleri mühürlenir dinden çıkdıkları için Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sözleriyle amel edemezler haramdır dünyadanda nimetler elde edemezler haram olur inkar ettiğin Allahın nimetleri azabını çekersin yani imansızlara değil iman ehline dünya verilmiş oluyor lakin iman ehlide kalplerine dünya sevgisi vermezler mühmin inanmış manasıdır Bediüzzaman Said Nursi Hz. ve Büyük Alimin dediği gibi dünyayı kalben terk etmeli kesben değil yani dünyayı kalbe haram edecen sadece Allah ve Peygamberlerin sevgisi olacak dünya ise senin için kullanıpda bir gün çöpe veya hurdaya geri dönüşüm atıkları gibi değersiz olmalı..
İman ehli Hz.Adem a.s. başlayıp Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen tüm peygamberler ve onlarla iman etmiş olanlar iman ehlidir Hz.Adem a.s. 1000 sene neslin üremesi için hayat bahşedilmiş elbetdeki Allahın emirlerini o asra göre bildirip doğruyu gösterecektir ve sorgu edilecektir o zaman için ne gerekliydi şeytan yolu olarak ne biliniyordu adam öldürme zina yapma kul hakkı bedende bulunabilecek cehennem izleri yani ilk cinayeti kabil işledi cehenneme girecektir peki Hz.Adem a.s. 1000 sene hayat verildiyse kabil nerde ona verilmemişmidir ?
İnsan risale-i nurda belirtildiği gibi kalbinde ya cennet tohumu yada cehennem tohumu barındırıyor iman ehli demek sadece müslümanlara ait değildir iman ehli peygamberleri kitapları kalben ve dil ile tasdik etmek demek birini inkar etmek imandan çıkıp cehennemin ebedileşmesine sebeb olur kitap ehli ve peygamber ehli belli yani Hz.Adem,den başlayıp Hz.Davud a.s., Hz.Musa a.s., Hz.İsa a.s. ve son Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen tüm Peygamberlerden birini inkar imandan çıkarmaya sebeb ve sonucu ebedi cehennemle neticelenir dinle ilgilenenler cehennemin üzerinde iple cambazlık yapmak gibi hükme girer bunun içindirki Allahın dilediğinden başkası her önüne gelen hüküm veremez mesela 1400 sene evvel Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. geldiğinde hükümlerinde edilen icraatlerin her birinde Allah kalplerde yer bulmasına tecellilerin girmesine sebebiyet vermiş sahabe efendilerimiz öyle bir inanca ulaşmakla kalmayıp canlarını dahi feda edecek vaziyete gelmişler.
İman ehlinin dünyaya olan sevgisi kalben olmuyor kalpler Allahın yeri bu sebeble dünyanın kullanımı Allahın emrine göre inen kitap ve onu en güzel şekilde açıklayacak peygamberler göndermiş ve Peygamber yolunda olan alimler muallimler bu zamana kadar gelmiş Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. anlatıp insanlara cennet yolunu gösterenler sorumlulukla beraber birde vereceği hesap vardır dinle şaka olmaz hükmünü değişdiremezsin içki yasaklanmışsa buna caiz diyemezsin günaha giriyorsan dinle işin ne muta nikahı gibi zinaları keyfin için caiz gösteremezsin sen ebedi cehennemi istiyorsan dinden ne istiyorsun başkalarınıda felakete sürükleyip cehennem yolunu yaşatıyorsun kendince firavunluk yapıyorsun ilahlık yaparsan ahiretde kaçışın yok 70 sene sürecek münafıkların girdiği en derin azaba gidersin din kimsenin babasının malı değil dünyada babasının malı değil insanlarda değil.
Bu gibi insanların kalpleri mühürlenir dinden çıkdıkları için Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sözleriyle amel edemezler haramdır dünyadanda nimetler elde edemezler haram olur inkar ettiğin Allahın nimetleri azabını çekersin yani imansızlara değil iman ehline dünya verilmiş oluyor lakin iman ehlide kalplerine dünya sevgisi vermezler mühmin inanmış manasıdır Bediüzzaman Said Nursi Hz. ve Büyük Alimin dediği gibi dünyayı kalben terk etmeli kesben değil yani dünyayı kalbe haram edecen sadece Allah ve Peygamberlerin sevgisi olacak dünya ise senin için kullanıpda bir gün çöpe veya hurdaya geri dönüşüm atıkları gibi değersiz olmalı..
İman Ve Hesap
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. 1400 sene önce putperetliği yerle bir etti öyle bir çileye giriftardıki düşmanları bile itiraz edemediler en üst seviyeden insanların ulaşacağı yolu göstermiş şeytanın dine bulaştırdığı pislikleri temizlemiş.
Aslında bir bedenle bunca kötülüğün icraatine gidilebilirde şimdi herkesin şeytanı var fakat firevunluk yapan yada putluğa gidende var. Şimdi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. zamanından sonrasına bakalım dinde zorlama yok, (Bakara 256) buyruluyor.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. davet etdiği kimseyi zorla müslümanda yapmamış Hz.İsa a.s.,nın getirdiği incilden bildiklerini o zamanın alimleri incili bildiğinden yolunu şaşmamış olan imparatorluğa sahabe efendilerimizi Hıristiyan alemine habeşistan hükümdarı Necaşi,ye gönderiyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gitmediği yeri nerden bilecekdi kimi yerlerede mektupda gönderip iman etmeleri için davet etmiş kimisi iman etdi neye istinaden çünkü diğer dinlerin bildirdiği gerçeği biliyorlardı oda Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed,in s.a.v. son peygamber olduğunun şehadetiydi diğer dinler Kur,an,ın özeti en başta Kur,an vardı en son gönderildi diğerlerin değişdirilmeside insanların doğru yoldan sapıtmasıyla Allah,ın c.c. dinine kim düşmandı. insanları cehennem yolunu doğru göstermeye çalışıp helak olmalarını isteyen şeytan ve üzerinde hakimiyet kurduğu hasedleşmiş kabil gibi adam öldürmeyi zevk edinen cehalet insanlarıdır.
Dört büyük kitap Tevrat, Zebur, İncil, Kur,an ve her birinde açıklanan yol gösterilmiş zina, imanlı insanı öldürmek, kul hakkı yemek, hırsızlık yapmak ve bu gibi Allah,ın c.c. yolundan uzaklaştırıp kalbi ve akılları bozan gerçekleri örtüp kendi menfaatine başkalarını düşünmeyen insanı Allah,ın c.c. ve peygamber olarak gönderdiği Hz. Musa a.s., Hz. Davud a.s., Hz. İsa a.s. ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v. her biri birbirini destekler birde söyledikleri aynı ilahı göstermezmi.
İlahlar ayrı olsa o zaman tek dünyaya ne gerek var Allah c.c. kendisine kul yarattığı ayrı dünya yaratır bu misal gerçeğine bakalım o zaman dünyaya ölümede gerek yok ebedi hayat verirdi hemde cennet gibi hayatı o zaman dünyaya ne gerek var ki çok ilah olmuş olsa dünyanın yaratılması mantıksız olurdu ve bunun bile mantıksız olduğunu düşünen mahluklar ilah,tan daha zeki olmuş olmazlarmıydı ve her şeyi en mükemmellikte var eden ilah,tan daha zeki mahluk olsa kendisinden aciz ilah,ı kabul etmez.
Allah,ın c.c. gönderdikleri iman ehli kitap ehli olan cennete giremezse başka kim girecek şeytan yolunda olan taşa tapan putperestler mi, et kemiğe tapan taptıran nefisperest egoistler mi?
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed,ten s.a.v. sonra putperestlik yerle bir oldu geriye bunları bildiren olayları anlatan kitaplar ve peygamberler buyrukları kaldı şimdi bakın bu asırda neler var putperetler bile var halbuki bu asra kadar bilinen din ve peygamberlerin bildirdiğidir oda ehli iman kitap ehli olması gereklidir putperestlik nerden çıkdı gene asrı saadetden önce ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. zamanına kadar olanlarla şimdiye kadar olanlar arasına ne fark var teknoloji gelişmiş yanlız hadis bilinen (ilim çindede olsa gidip alın) buyruluyor yalan hadisdir.
Dinler arasında savaşlar oluyor insanlar savaşlarla din kardeşlikleri düşmanlığa döndürülüyor dinden imandan çıkartıp cehenneme gönderiyorlar elbetde bunları yapanlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. buyurduğu 70 sene sürecek cehennem derinliğine gidecektir kafirin bir azı dişi uhud dağı kadardır buyurmuş düşünün kafirin bir azı dişi uhud dağı kadarsa boyu ne kadar olur, peki münafıklar ne kadar olur herhalde onlarda kafirlerin iki katı olur gerçekler ne kadar örtülürse örtülsün cehennem gerçeğini kimse örtemeyecek...
Aslında bir bedenle bunca kötülüğün icraatine gidilebilirde şimdi herkesin şeytanı var fakat firevunluk yapan yada putluğa gidende var. Şimdi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. zamanından sonrasına bakalım dinde zorlama yok, (Bakara 256) buyruluyor.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. davet etdiği kimseyi zorla müslümanda yapmamış Hz.İsa a.s.,nın getirdiği incilden bildiklerini o zamanın alimleri incili bildiğinden yolunu şaşmamış olan imparatorluğa sahabe efendilerimizi Hıristiyan alemine habeşistan hükümdarı Necaşi,ye gönderiyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gitmediği yeri nerden bilecekdi kimi yerlerede mektupda gönderip iman etmeleri için davet etmiş kimisi iman etdi neye istinaden çünkü diğer dinlerin bildirdiği gerçeği biliyorlardı oda Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed,in s.a.v. son peygamber olduğunun şehadetiydi diğer dinler Kur,an,ın özeti en başta Kur,an vardı en son gönderildi diğerlerin değişdirilmeside insanların doğru yoldan sapıtmasıyla Allah,ın c.c. dinine kim düşmandı. insanları cehennem yolunu doğru göstermeye çalışıp helak olmalarını isteyen şeytan ve üzerinde hakimiyet kurduğu hasedleşmiş kabil gibi adam öldürmeyi zevk edinen cehalet insanlarıdır.
Dört büyük kitap Tevrat, Zebur, İncil, Kur,an ve her birinde açıklanan yol gösterilmiş zina, imanlı insanı öldürmek, kul hakkı yemek, hırsızlık yapmak ve bu gibi Allah,ın c.c. yolundan uzaklaştırıp kalbi ve akılları bozan gerçekleri örtüp kendi menfaatine başkalarını düşünmeyen insanı Allah,ın c.c. ve peygamber olarak gönderdiği Hz. Musa a.s., Hz. Davud a.s., Hz. İsa a.s. ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v. her biri birbirini destekler birde söyledikleri aynı ilahı göstermezmi.
İlahlar ayrı olsa o zaman tek dünyaya ne gerek var Allah c.c. kendisine kul yarattığı ayrı dünya yaratır bu misal gerçeğine bakalım o zaman dünyaya ölümede gerek yok ebedi hayat verirdi hemde cennet gibi hayatı o zaman dünyaya ne gerek var ki çok ilah olmuş olsa dünyanın yaratılması mantıksız olurdu ve bunun bile mantıksız olduğunu düşünen mahluklar ilah,tan daha zeki olmuş olmazlarmıydı ve her şeyi en mükemmellikte var eden ilah,tan daha zeki mahluk olsa kendisinden aciz ilah,ı kabul etmez.
Aslında buna benzer yaşantılarda tek olan dünyada var mesela putperetler insanların taştan yaptığı putlar, insan taşa şekil veriyor sonrada tapınıyor insan mı üstün yoksa yaptıığı taştan putmu veya aciz olan kudreti yetmeyen hatta insalığın hayatını dahada beter eden kendi nefsine tapınan tagut firavun gibi bir çok kendilerine ilahlık verenler acizler, tüm canlılar gibi et kemikten olmuş ölümlü olana tapınan ahmaklar erkek ve kadın kendileride et kemik ve ölümlüler o zaman kendileridemi ilahlar, dünya geneline bakıldığında tüm insanlığın her biri ilahmı olmuş oluyor ve ilah baba ilah anne ilah doğuruyor ilah yaşlanıyor ilah ölüyor sonrada toprağa ilahlarmı gömülüyor.
Demekki tüm kainata her şeye gücü yeten eşi menendi olmayan bir tek ilah vardır.
Dünyada adalet isteyen insanları azap edecekleri yerde kendilerine azap edecekler başkasının hayatına karışma hakkı yokdur insan kafirse inanmazsa gider hayatına bakar ne kadar yaşayacak dine ilişmez niye münafıklık yapsın münafıklığı dini bilgiyi kullanarak insanları cehenneme götüren kalbi kafirler yapar.
Allah,ın c.c. gönderdikleri iman ehli kitap ehli olan cennete giremezse başka kim girecek şeytan yolunda olan taşa tapan putperestler mi, et kemiğe tapan taptıran nefisperest egoistler mi?
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed,ten s.a.v. sonra putperestlik yerle bir oldu geriye bunları bildiren olayları anlatan kitaplar ve peygamberler buyrukları kaldı şimdi bakın bu asırda neler var putperetler bile var halbuki bu asra kadar bilinen din ve peygamberlerin bildirdiğidir oda ehli iman kitap ehli olması gereklidir putperestlik nerden çıkdı gene asrı saadetden önce ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. zamanına kadar olanlarla şimdiye kadar olanlar arasına ne fark var teknoloji gelişmiş yanlız hadis bilinen (ilim çindede olsa gidip alın) buyruluyor yalan hadisdir.
Dinler arasında savaşlar oluyor insanlar savaşlarla din kardeşlikleri düşmanlığa döndürülüyor dinden imandan çıkartıp cehenneme gönderiyorlar elbetde bunları yapanlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. buyurduğu 70 sene sürecek cehennem derinliğine gidecektir kafirin bir azı dişi uhud dağı kadardır buyurmuş düşünün kafirin bir azı dişi uhud dağı kadarsa boyu ne kadar olur, peki münafıklar ne kadar olur herhalde onlarda kafirlerin iki katı olur gerçekler ne kadar örtülürse örtülsün cehennem gerçeğini kimse örtemeyecek...
Muta Putperest Töresi Zina'dır
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Kur'an,ı yaşamış muta gibi hayatıda yaşamamış buna var deyip hüküm veren dinden çıkarsa münafıkmıdır iman esaslarında mezhepler varmıdır mezhepler herkesin sahabe hayatı yaşayamacağından kur'an sünnete göre hüküm verir sorumluluk ?
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kendisinden 15 yaş büyük ve cahiliye devrinde muta gibi nikahların normal görüldüğü asırda Hz.Hatice annemiz zengindi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. genç 25 yaşlarında bu yanlışın farkında ve kendisinin peygamber olacağını bilmediği halde Peygamberlik gelene kadarda öyle yaşantının kadınlara zulm olduğunun farkına varmış ve Hatice annemizin karşı çıkmayacağını bildiği halde yanlışa meyl etmemişdir Peygamberlik geldikten sonrada zenginliği Allah yoluna harcamış ve açlığa tahammül etmeye kadar Peygamberlik vazifesini yapmışdır.
Peygamberlik gekdikden sonra dinen koruma ve din yayılması vede çoklu evliliği en aza indirmişdir ve evlilik olanlarda ölene kadar himayesinde tutmuş bırakmamışdır halbuki muta gibi nikahlar ücret karşılığında belli zamana kadar geçici yapılan nikahlardır eğer böyle nikahlara izin vermiş olsa bu mesele çok ciddi meseledir sadece sözle değil fiildede yapılması gerekendirki insan hakkı var yani kulhakkı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hayatındada olması gerekir yani belli ücret karşılığında yapması gerekirki yapmamış ve Kur,an ı yaşaması tüm hayatını ve sözlerindeki buyrukları gösterir Hz.Ayşe annemize sormuşlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısı nasıldır Hz.Ayşe validemiz siz Kur,an okumuyormusunuz onun yaşantısı Kurandı buyurmuşdur.Demek muta gibi kul hakkını barındıran bir nikah yokdur ve olamaz var diyenler şeytanın oyununda imanlarını çok büyük tehlikeye vermiş demekdirki bu nikahı dine veremez Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. inkara girer İnkarda kalbe mühürü gösterir ebedi cehenneme sebebiyet verir.Asrı saadetde sahabe efendilerimiz hepsi birer mezhep görünümündeydi yaşantı Kur,an ve hadis kaynaklı olduğundan o asırda dini iyi bilirler ve yaşarlardı Kuran ve hadislerle herkes asrı saadeti yaşayamaz mezheplerde olan sorumlular Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısına uygun insanların zamana göre kolay yaşamaları için çıkmışdır ve bir dahada Peygamber gelemeyecektir geriye kalan dinin insanlara verdiği dünya ve ahiret saadeti hayatı kolaylaşdırmakdır din yaşanması için dünyadaki değişimlerin dine uygun yaşantısıdır,yaşantı için dini değişdirmek değildir ve değşdirilemez değişdirseydi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrı saadetde çok zorluk yaşanan içki gibi pisliğe müptela olmuş kavimlerde içkiye izin vermesi gerekmezmiydi demekki en basidinden insanların su içilir cinsinden olan içkinin hükmü bile değişmez ve değişdirilemez değişdirmeye çalışan ilahlık iddia etmiş olur ilah olamayacağından cehenneme ebedi peygamber gibi gider peygamberler herşeyin özünü yaşarlar kimse şeytanın pisliğine hüküm veremez verirse şeytan yolunda kim olursa olsun imandan çıkar ebedi cehenneme gider ve iman esaslarında belirtilen kitaplara iman peygamberlere iman ve diğer esaslar vardır mezheplere iman yoktur mezhep yolunda gitmezse imandan çıkmaz hatta daha iyi bir sahabe hayatıdır sahabelerden sonra mezhep çıkmışdır yaşayabilen olursa sahabeler gibi yaşayabilir demekki mezheplerde sorumluluk alanlar Kur'an ve hadislerde olmayan bir hükmü veremez verirse dinden çıkar imandan çıkar çünkü onlardaki hükümler sıradan insanların sohbetine benzemez kendilerinden sonragelecek büyük kitle insanın sorumluluğunu alır ebedi cehennemi gerektirir mezhep kabul etmeyen dinden imandan çıkmaz mecburda değildir zaten bırakın mezheb yaşantısını çoğu insanlar dini bile yaşamaya üşeniyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısı vardır buyrukları vardır yaşanacakda önce tüm insanlığa gönderilmiş Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. vede sahebelerdir.
Demek bu asırda Kur'an ve sünnet yolunu gösteren müçtehitlerin yolunu tutmak hatta sahabe hayatını yaşatıyorlarsa izinden gidilir ve hakdır.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kendisinden 15 yaş büyük ve cahiliye devrinde muta gibi nikahların normal görüldüğü asırda Hz.Hatice annemiz zengindi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. genç 25 yaşlarında bu yanlışın farkında ve kendisinin peygamber olacağını bilmediği halde Peygamberlik gelene kadarda öyle yaşantının kadınlara zulm olduğunun farkına varmış ve Hatice annemizin karşı çıkmayacağını bildiği halde yanlışa meyl etmemişdir Peygamberlik geldikten sonrada zenginliği Allah yoluna harcamış ve açlığa tahammül etmeye kadar Peygamberlik vazifesini yapmışdır.
Peygamberlik gekdikden sonra dinen koruma ve din yayılması vede çoklu evliliği en aza indirmişdir ve evlilik olanlarda ölene kadar himayesinde tutmuş bırakmamışdır halbuki muta gibi nikahlar ücret karşılığında belli zamana kadar geçici yapılan nikahlardır eğer böyle nikahlara izin vermiş olsa bu mesele çok ciddi meseledir sadece sözle değil fiildede yapılması gerekendirki insan hakkı var yani kulhakkı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hayatındada olması gerekir yani belli ücret karşılığında yapması gerekirki yapmamış ve Kur,an ı yaşaması tüm hayatını ve sözlerindeki buyrukları gösterir Hz.Ayşe annemize sormuşlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısı nasıldır Hz.Ayşe validemiz siz Kur,an okumuyormusunuz onun yaşantısı Kurandı buyurmuşdur.Demek muta gibi kul hakkını barındıran bir nikah yokdur ve olamaz var diyenler şeytanın oyununda imanlarını çok büyük tehlikeye vermiş demekdirki bu nikahı dine veremez Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. inkara girer İnkarda kalbe mühürü gösterir ebedi cehenneme sebebiyet verir.Asrı saadetde sahabe efendilerimiz hepsi birer mezhep görünümündeydi yaşantı Kur,an ve hadis kaynaklı olduğundan o asırda dini iyi bilirler ve yaşarlardı Kuran ve hadislerle herkes asrı saadeti yaşayamaz mezheplerde olan sorumlular Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısına uygun insanların zamana göre kolay yaşamaları için çıkmışdır ve bir dahada Peygamber gelemeyecektir geriye kalan dinin insanlara verdiği dünya ve ahiret saadeti hayatı kolaylaşdırmakdır din yaşanması için dünyadaki değişimlerin dine uygun yaşantısıdır,yaşantı için dini değişdirmek değildir ve değşdirilemez değişdirseydi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrı saadetde çok zorluk yaşanan içki gibi pisliğe müptela olmuş kavimlerde içkiye izin vermesi gerekmezmiydi demekki en basidinden insanların su içilir cinsinden olan içkinin hükmü bile değişmez ve değişdirilemez değişdirmeye çalışan ilahlık iddia etmiş olur ilah olamayacağından cehenneme ebedi peygamber gibi gider peygamberler herşeyin özünü yaşarlar kimse şeytanın pisliğine hüküm veremez verirse şeytan yolunda kim olursa olsun imandan çıkar ebedi cehenneme gider ve iman esaslarında belirtilen kitaplara iman peygamberlere iman ve diğer esaslar vardır mezheplere iman yoktur mezhep yolunda gitmezse imandan çıkmaz hatta daha iyi bir sahabe hayatıdır sahabelerden sonra mezhep çıkmışdır yaşayabilen olursa sahabeler gibi yaşayabilir demekki mezheplerde sorumluluk alanlar Kur'an ve hadislerde olmayan bir hükmü veremez verirse dinden çıkar imandan çıkar çünkü onlardaki hükümler sıradan insanların sohbetine benzemez kendilerinden sonragelecek büyük kitle insanın sorumluluğunu alır ebedi cehennemi gerektirir mezhep kabul etmeyen dinden imandan çıkmaz mecburda değildir zaten bırakın mezheb yaşantısını çoğu insanlar dini bile yaşamaya üşeniyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısı vardır buyrukları vardır yaşanacakda önce tüm insanlığa gönderilmiş Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. vede sahebelerdir.
Demek bu asırda Kur'an ve sünnet yolunu gösteren müçtehitlerin yolunu tutmak hatta sahabe hayatını yaşatıyorlarsa izinden gidilir ve hakdır.
İlahlık Yapmak
Ehli iman için takdim edilen şu dünya hayatı dahi gösteriyorki ebedi cennet hayatını hediye olarak takdim edecek olan Allah şu dünyadaki yaşantıyı eğitim amaçlı gerçeklerin öbür tarafda ebedi ve en güzel şekilde lütuf edilleceğini belirtiyor gösteriyor öğretiyor inanmak ebedi cennet hayatınıda neticelendiriyor yanlış hatırlamıyorsam Sahabe Ali asrında (bir münafık gelir ve bu hayatdaki yaşantımızda seninle benim aramdaki fark ne olur gibi böyle bir söz eder sahabe Ali ben evleniyorum yerim içerim yaşantımda değişiklik yok ahirete inancımla Allah,ın yasakladıklarını yapmıyorum öldüğümde ahiretimide elde ediyorum sen ise her istediğini yapıp kendini karlı sayıyorsun burda ben bir şey kaybetmiyorum peki sen neyi kaybettiğinin farkındamısın der.)
Sanırım burdaki yorumu hatırladığım kadarıyla yapsamda asıl anlatılması gereken mevzunun münafığın içinde beslediği kar olsa gerek hani bir nevi kendince zaten ahirete inanıyorumda geriye Allah yasakladığı işleri yapmak kalıyor onlarıda yapınca kendini karlı saymış oluyor yani bu işleri yaparsam cehennemde yanarım sonra cennete girerim gibi fitneci fikride olabilir halbuki Allah tevazu ahlak güzellik adına en başta olması gereken bunca nimetleri,yaratana karşı olan itaatleri arkaya atıp sıradan basit mevzu gibi kendini akıllı sanan münafıklar ilahlık iddiasına girer ilah olamayacağına göre cennete ait son Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed S.A.V. gelmesinden sonra başka peygamber gelmeyeceğine göre bundan sonraki böyle iddialarda bulunanlar cehenneme peygamber gönderilirler neden peygamber çünkü nasılki bütün işlenen iyiliklerden peygamberlerde hissedardır ve tüm güzelliklere aşina hayatı cennetdeki manbaını (kaynağını) özünü yaşarlar cehenneme gidecek olan ilahlık yapmaya çalışanlarda ilah olunamayacağından peygamber olarak gönderilmelerin delil olur tüm şeytani kötülüklerden hissedar olur buda cehennem hızıyla 70 sene sürecek derinliğe gidecek yolu ve derece derece 69 senelik 68 senelik 67 senelik diye sıralamayıda gösterir...Cehennemin bir kıvılcımı dünyayı yakmaya bedeldir buyruğundaki (GÜNEŞ) cehennem kıvılcımı olduğunun ispatıyla kıvılcımlar hep en üstlerde olduğunu bilirsiniz ve azabın ne derece korkunç olduğu idrak edilebilir.
Orta Yol Ve Cehennem Kıvılcımı
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hayatı seniyelerinde orta yolu tutduğundan şüphe edilemez eğer öyle olmasaydı dünyada evide olamazdı bineğide.
Demek orta yol tanımı insanın dünyayla alakadarlığından rabbiyle olan irtibatıdır dünyayı kalben terket kesben değil dünya saadeti Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sadece din,e verdiği öğütlerle sınırlandırmamış iman hakikatlerinde bildirildiği gibi her gönderilmiş Peygamberlerin ümmetlerine kitap ehlini ilgilendiren evrensel veda hutbesindeki buyruğu bunu ispatlıyor..
İbadeti itaat ile hem dünya saadeti hemde ahirete olan iman hadisesi kalben ve dille ikrarla söyleniyor inananlar belli yani kim olursa olsun dille söylesede kalben tasdik etmediği için imandan çıkmasıyla ebedi cehenneme gidiyor çünkü zerre miktar iman dahi yoksa cehenneme eğer varsa cennete girmesine sebeb oluyor ve ebediyet neticeleniyor eski kavimlerden bugüne günahları dinde varmış gibi gösteren imansız münafıklardan olan Kur,an,ın emirlerine karşı duran kendini Müslüman tanıtan her asırda yaşayanlar olmuş ve münafıklara inananlar imanlarına zarar verdiklerinden kalplerde doğruyu göremez hale gelmişler.
Nefis şeytanın bildiği cisimdir cisimde olan duygulardan sadece şehevani hisleri bilir yapdırım gücünüde cisimle yapar yani nefse yapdırır nefis şeytanın oyuncağı haline gelir,nefse yapdırdığı pis işleriyle (günahlarla) nefis temiz duygularını şeytanın pislikleriyle karışdırır kalp bozulur,nefis zamanla öyle duruma düşerki şeytan bile gülmeye başlar çünkü şeytan Allahı inkar etmez ettirir nefside kendine firavunluk verir,insanın helal dairesinde bulamadıkları şerde mevcut nefis insanı elbetde zorlar şeytan işleride nefsi köreltir Allahtan uzaklaştırır körelen nefis anlaması azalır içinde bulunduğu duyguya göre mana verir ötesine kavuşamaz yani Allahın nuruyla aydınlanamaz duruma düşer ne yediklerinden ne içdiklerinden ruhani lezzeti dahi sadece içinde bulunduğu duruma göre tadar yemeden yaşanmaz düşüncesini taşımaya başlar ve yaşamayı yemekde görür mesela dünya nimetleri çeşit çeşit ve hepsinde ayrı lezzetler vardır bunlar dünyadaki alınması gereken sınırlı lezzetler bunun üstündeki lezzeti alamazlar oda ruhani lezzetdir yani yediklerinden birde kalpde olan iman lezzeti alınır,oysa insanı ne yemek nede içmek yaşatır bunlar yaşantı için verilen nimetlerdir mesela cennet ebedi ölümsüz hayat cennet nimetlerinden yemezsen ölürmüsün ölmezsin o zaman geriye ne kalır ihsan edilen nimetlerden lezzet almak kalır cennetde pislik yoksa yediklerimiz içdiklerimiz dahi lezzeti alındıkdan sonra kaybolacaktır üzerinde günah pisliği bulunan cennetde durabilirmi dünyayı cennetden say inkar ettin nereye gidersin suç işledin cezaya.insanlar günahları orta yol sananlar varsada cennet ebedi ve temizler girer ömce cehenneme girmesi gerekir cehennemde ebedi nasıl çıkacak ? yada orta yol sanılsa ebediyet hayatının belli yaşantısınıda cehennemde sonra cennetde sonra tekrar cehenneme sonra tekrar cennete sonra tekrar cehenneme ebediyen böyle olması gerekmezmi hangi akıl kabul eder bunu Allah ebedi cenneti ister cehennem ise şeytanın insanlara bulaşdırdığı günah pisliklerinden arınmak içindir tabi iman kaldıysa kalmadıysa ebediyet cehennemle noktalanır.
Adî b. Adî el-Kendî'nin, Ömer (r.a)'dan rivayet ettiğine göre Cebrail (a.s) Peygamber (s.a.v) şöyle dedi: “Seni hak din ile gönderene yemin olsun ki, eğer Cehennemde iğne ucu ka-dar bir delik açılmış olsaydı sıcaklığından yeryüzünde yaşayan her şey ölürdü”
Hadisde iğne ucu kadar delik açılsa sıcaklığından yeryüzünde her şey ölürdü denmesi açıklarki cehennemin büyüklüğü ve uzaklığı idrak etmek zordur fakat kavransa diyelim o mesafeden iğne ucu kadar delikten çıkan sıcaklığın yeryüzünde hayatı yok edecek kupkuru sanki çöl yapacaktır sıcaklığın bilinmesinde alevden oluşan dağılan sıcaklıktır birde cehennem alevinden anlatılınca yeryüzünde canlıların ölmesiyle çöl olmasına delil verir ve alevden bahsedilen sıcaklık bilmem kaç yıllık mesafe bildirilir onca mesafe idrak edildi varsaysak (GÜNEŞ) cehennemin bir kıvılcımı olmasına delildir.
Hz. Ali şöyle demiştir: “Kıyamet günü olduğunda cehennem yetmiş bin yularla çekilerek getirilir. Her yuları yetmiş bin meleğin elinde olacaktır. Cehennemin küçücük bir kıvılcımı etrafa saçılır. Eğer Allah onu tutmasaydı, gökleri ve yeri yakardı!“
Cehennemin küçük bir kıvılcımı gökleri ve yeri yakardı buyruğunda anlatılan dünyayı yakmasıdır dünyayı yakabilecek olanda güneşdir gökleri ve yerin yakılmasında uzay boşluğuda vardır cehennem tutuşturulma emrini bekleyen uzay boşluğunun ta kendisidir ve cehennemin mahiyeti uzaydanda büyük olabilir kürsi uzaydan büyük demekki cehennemin vuzuhu kürsiyi kaplayacak ve arş kürsiden büyük yani çöle atılmış bir halka gibi hadisinde anlatılmıştır her şeyin sonucunda cennet ehli cehennem ehli ebefiyet başlamasıyla ve sitretül münteha cennet ve cehdnnem kalır yalnız yer bahsi varki gökler denmesiyle yer denmesi dünyaya delil dünyayı yakabilecek olan kıvılcımda güneşe delildir yani cehennemin bir kıvılcımı güneşdir yani cehennemin bir kıvılcımı dünyayı yakmaya bedeldir Bediüzzaman Sahid Nursi Hz. bir yazısında cehennem bizi bekler ve gözler demişdi ( GÜNEŞ ) e bol bol bakabilirsiniz buna işaret etmezmi dünyayı yakmaya bedelmidir elbetde Risale-i nurda denmişki.
Ayetde buyrulan emirle ve Risale-i nur dediğiyle hadisi şerifde buyrulan cehennem ateşinin bir kıvılcımı hükmünde olduğunu ispat eder ve gösterir.
Demek orta yol tanımı insanın dünyayla alakadarlığından rabbiyle olan irtibatıdır dünyayı kalben terket kesben değil dünya saadeti Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sadece din,e verdiği öğütlerle sınırlandırmamış iman hakikatlerinde bildirildiği gibi her gönderilmiş Peygamberlerin ümmetlerine kitap ehlini ilgilendiren evrensel veda hutbesindeki buyruğu bunu ispatlıyor..
İbadeti itaat ile hem dünya saadeti hemde ahirete olan iman hadisesi kalben ve dille ikrarla söyleniyor inananlar belli yani kim olursa olsun dille söylesede kalben tasdik etmediği için imandan çıkmasıyla ebedi cehenneme gidiyor çünkü zerre miktar iman dahi yoksa cehenneme eğer varsa cennete girmesine sebeb oluyor ve ebediyet neticeleniyor eski kavimlerden bugüne günahları dinde varmış gibi gösteren imansız münafıklardan olan Kur,an,ın emirlerine karşı duran kendini Müslüman tanıtan her asırda yaşayanlar olmuş ve münafıklara inananlar imanlarına zarar verdiklerinden kalplerde doğruyu göremez hale gelmişler.
Nefis şeytanın bildiği cisimdir cisimde olan duygulardan sadece şehevani hisleri bilir yapdırım gücünüde cisimle yapar yani nefse yapdırır nefis şeytanın oyuncağı haline gelir,nefse yapdırdığı pis işleriyle (günahlarla) nefis temiz duygularını şeytanın pislikleriyle karışdırır kalp bozulur,nefis zamanla öyle duruma düşerki şeytan bile gülmeye başlar çünkü şeytan Allahı inkar etmez ettirir nefside kendine firavunluk verir,insanın helal dairesinde bulamadıkları şerde mevcut nefis insanı elbetde zorlar şeytan işleride nefsi köreltir Allahtan uzaklaştırır körelen nefis anlaması azalır içinde bulunduğu duyguya göre mana verir ötesine kavuşamaz yani Allahın nuruyla aydınlanamaz duruma düşer ne yediklerinden ne içdiklerinden ruhani lezzeti dahi sadece içinde bulunduğu duruma göre tadar yemeden yaşanmaz düşüncesini taşımaya başlar ve yaşamayı yemekde görür mesela dünya nimetleri çeşit çeşit ve hepsinde ayrı lezzetler vardır bunlar dünyadaki alınması gereken sınırlı lezzetler bunun üstündeki lezzeti alamazlar oda ruhani lezzetdir yani yediklerinden birde kalpde olan iman lezzeti alınır,oysa insanı ne yemek nede içmek yaşatır bunlar yaşantı için verilen nimetlerdir mesela cennet ebedi ölümsüz hayat cennet nimetlerinden yemezsen ölürmüsün ölmezsin o zaman geriye ne kalır ihsan edilen nimetlerden lezzet almak kalır cennetde pislik yoksa yediklerimiz içdiklerimiz dahi lezzeti alındıkdan sonra kaybolacaktır üzerinde günah pisliği bulunan cennetde durabilirmi dünyayı cennetden say inkar ettin nereye gidersin suç işledin cezaya.insanlar günahları orta yol sananlar varsada cennet ebedi ve temizler girer ömce cehenneme girmesi gerekir cehennemde ebedi nasıl çıkacak ? yada orta yol sanılsa ebediyet hayatının belli yaşantısınıda cehennemde sonra cennetde sonra tekrar cehenneme sonra tekrar cennete sonra tekrar cehenneme ebediyen böyle olması gerekmezmi hangi akıl kabul eder bunu Allah ebedi cenneti ister cehennem ise şeytanın insanlara bulaşdırdığı günah pisliklerinden arınmak içindir tabi iman kaldıysa kalmadıysa ebediyet cehennemle noktalanır.
Adî b. Adî el-Kendî'nin, Ömer (r.a)'dan rivayet ettiğine göre Cebrail (a.s) Peygamber (s.a.v) şöyle dedi: “Seni hak din ile gönderene yemin olsun ki, eğer Cehennemde iğne ucu ka-dar bir delik açılmış olsaydı sıcaklığından yeryüzünde yaşayan her şey ölürdü”
Hadisde iğne ucu kadar delik açılsa sıcaklığından yeryüzünde her şey ölürdü denmesi açıklarki cehennemin büyüklüğü ve uzaklığı idrak etmek zordur fakat kavransa diyelim o mesafeden iğne ucu kadar delikten çıkan sıcaklığın yeryüzünde hayatı yok edecek kupkuru sanki çöl yapacaktır sıcaklığın bilinmesinde alevden oluşan dağılan sıcaklıktır birde cehennem alevinden anlatılınca yeryüzünde canlıların ölmesiyle çöl olmasına delil verir ve alevden bahsedilen sıcaklık bilmem kaç yıllık mesafe bildirilir onca mesafe idrak edildi varsaysak (GÜNEŞ) cehennemin bir kıvılcımı olmasına delildir.
Hz. Ali şöyle demiştir: “Kıyamet günü olduğunda cehennem yetmiş bin yularla çekilerek getirilir. Her yuları yetmiş bin meleğin elinde olacaktır. Cehennemin küçücük bir kıvılcımı etrafa saçılır. Eğer Allah onu tutmasaydı, gökleri ve yeri yakardı!“
Cehennemin küçük bir kıvılcımı gökleri ve yeri yakardı buyruğunda anlatılan dünyayı yakmasıdır dünyayı yakabilecek olanda güneşdir gökleri ve yerin yakılmasında uzay boşluğuda vardır cehennem tutuşturulma emrini bekleyen uzay boşluğunun ta kendisidir ve cehennemin mahiyeti uzaydanda büyük olabilir kürsi uzaydan büyük demekki cehennemin vuzuhu kürsiyi kaplayacak ve arş kürsiden büyük yani çöle atılmış bir halka gibi hadisinde anlatılmıştır her şeyin sonucunda cennet ehli cehennem ehli ebefiyet başlamasıyla ve sitretül münteha cennet ve cehdnnem kalır yalnız yer bahsi varki gökler denmesiyle yer denmesi dünyaya delil dünyayı yakabilecek olan kıvılcımda güneşe delildir yani cehennemin bir kıvılcımı güneşdir yani cehennemin bir kıvılcımı dünyayı yakmaya bedeldir Bediüzzaman Sahid Nursi Hz. bir yazısında cehennem bizi bekler ve gözler demişdi ( GÜNEŞ ) e bol bol bakabilirsiniz buna işaret etmezmi dünyayı yakmaya bedelmidir elbetde Risale-i nurda denmişki.
(Güneş yerin başına izn-i İlahî ile sardığı ziyayı, emr-i Rabbanî ile geriye alıp, güneşin başına sarıp "Haydi yerde işin kalmadı der,Cehennem'e git, sana ibadet edip senin gibi bir memur-u müsahharı sadakatsızlıkla tahkir edenleri yak" der. اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ (Güneş dürülüp ışığı söndüğü zaman) fermanını lekeli siyah yüzüyle yüzünde okur.” (Sözler, 116- 117 )
Ayetde buyrulan emirle ve Risale-i nur dediğiyle hadisi şerifde buyrulan cehennem ateşinin bir kıvılcımı hükmünde olduğunu ispat eder ve gösterir.
İmanlı İnsanı Öldürmek Ve Cehennem
Allah merhametlidir öylede buyruluyor ebedi cehenneme gidecekle şefkatden gitmezmi ? ya azabıyla sorgularsa ?
Adaletdir ebedi cehenneme gidenler rahmetin son noktasını bitirdiklerinden ebedi cehennem adalet olur adaletsiz olsa azabıyla sorgu gerekir azbıyla sorgusuz ebedi cehenneme gideceklerde şefkatden gitmiş olur çünkü onun sorgusu azabına muhatap olmuş olur.
Demek itiraz edilse azabıyla belkide cehennem azabındaki dehşetin mislisiyle artmasına sebeb olacakdır.
Allah cennetimi ister cehennemimi o zaman cehenneme ebedi gidecekler haksızlıkdanmı gider orta yol diye günahları savunan olursa cennete temizler girer ve ebedidir ozaman önce cehenneme girmesi gerekir oda ebedi çıkış ? Her iki ebediyetde ortalama olamaz olsa ebediyet anlayışını ve inançları bitirir ebediyetin yarısını cehennemde sonra cennetde sonra tekrar cehennemde sonra cennetde mantığını gösterir bunuda hiç bir akıl kabul etmezse her şeyi yoktan var edip akılları ve nimetleri ihsan eden nasıl eder demek ebedi gitmeyenlere Cehennem günah pisliklerinden temizlenme yeridir Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. günahları üç şey temizler buyurmuşdur bunlardan biri ateşdir.
İmanlı insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir insanlığın içinde Hz.Adem a.s.,dan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelmiş peygamberler ve öldürenin kendiside var geriye yaşayan kim kalıyor ve bunda kul hakkı var Allah kul hakkını af etmez kabeye gitsedemi?
Kabeye gitmeden önce komşunsa dahi kul hakkını ödemen gerekiyorki komşu hakkı imanlı 1 insanı öldüremekten daha hafif meseledir çünkü hatırladığın kulun yanına gidip unuttuğun borcunu öder hakkını helal talabinde bulunabilirsin ölen insan ise ahiretde hesabı görülür buda ebedi azapla ödenir risale-i nurda belirtildiği gibi insan kainatın küçültülmüş modeli Allahın yarattığı en mükemmel nazenin halifelikle üstünlük verip kendisi için yarattığı değer verdiği aynası hükmündedir.
Duruma bakınca bir kişinin ölümünden bir kainatı yok etmiş gibi görünüyor bu kainatın içinde insanlık alemi cinler alemi melekler alemi hayvanlar alemi ve belkide bilmediğimiz 18.000 alemde bilemediğimiz çok yaratılmış mahlukda olabilir burası belkide sınav dünyası olduğundan yada bilmemizin faydası olmayacağından bilemiyoruz varsayalım desek işde kainatdaki tüm varlıkların vebalerini almış olmaya benzerki ebedi cehennemle noktalanır.
Allah dünyaya değer verseydi kafire su dahi içirtmezdi kutsi hadisinde kafirin içdiği suya şükretmesi gerekmezmi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrında olması gereken önemli dünyalık ?
Binek deve evi eşi vardı başkada yoktu ve aç yaşadı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hep orta yolu tutmuş ve peygamberlikden önce bile hiç günaha girmemişBediüzzaman Said Nursi Hz. ve Büyük Alimin dünyayı kalben terk etmeli kesben değil dediği gibi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hayatını anlatan tanımın orta yol olduğunu göstermezmi kalbe ruha huzur bulan görür anlar ve tek kelimeyle derki gösterir.
Dünya hayatı insan hayatına bahşedilmiş belli vakit için kulluğun gerçekleşme amaçlı kurulan düzendir bu düzende dünyaya verilen itibar çöpe ve hurdaya attıklarımız gibi değersiz görülmeli bundan önceki önemin ise sadece kullukda olacağını gösterir yani kalben terk et kesben değil dini yaşantıda bunların hepsinin kurulumunu yapmış ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. doğumdan ölüme kadar hayat ele alınmış uygulanmış bildirilmiş gösterilmiş ve noktalanmışdır.
İman ehli ve imansız ehlinin ayrımı kitapların peygamberlerin gönderildiği imana göre yaşayan ehli iman topluluğudur ve iman etmişlerede Allah kalbe tasdik ettirir iman etmediyse ne kadar söylese çabalasada kalp mühründen açılmaz.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bir kişiyi öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir bir kişiyi kurtaranda tüm insanlığı kurtarmış gibidir buyuruyor.
Hadisdeki bir kişiyi öldürmekle tüm dünyadaki insanların ölümlerinde Hz.Adem a.s.,dan kıyamete kadar tüm peygamberler hatta hayvandan aşağa derekeye düşmüş olsa bile kendisinide öldürmüş oluyor kısaca tüm insanlığı öldürmüşdür o zaman başka birini kurtarmaya çalışsa boşadır ölüler dirilmez gelen gider giden gelmez kendisinide öldürmüş sayılacağından kendisini kurtaramıyorki başkasını kurtarsın.
Bir kutsi hadisde Allahın şöyle buyurduğunu Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. şöyle nakleder Eğer Allah bu dünyaya sineğin kanadı kadar değer verseydi kafire su dahi içirtmezdi Kafir inkardan cehenneme gider peki neden ebedi gider inkarla inkarı uluhiyeti tahkir itiraz red etmek saymak bunun karşılığında nefsine uluhiyet vermiş olur süfyanlık dine fitne bulaşdırandır kafirde sadece inkarıyla bilsede bilmesede firevunluk vermiş olur nefsini yücelti inkar ettiği baştaki uluhiyet inancıyla yaratanı yok saymasıyla kainatı alemin yaratılışınada farkında olmadan inkar etmiş olur çünkü yaratıcı yoksa geriye ne kalıyor hiç bir şey herşeyi yok etmiş oluyor kendisinide yok etmiş olup inkarındaki uluhiyete yalan konuşmakla gün gelipde kendi varlığını inkar edemediği gibi vereceği hesapda ise sadece kabul etmekle yaratıcıya itimatı red etmekle ebediyet neticelenir bu ebediyetin içindeki bir doğru bir yalan olan hesaplarda inkarındaki tüm yalanların neticesi cehennem olur şeytan kıyamete kadar insanları cehenneme sürüklemek için mühlet ister.
Allah kıyamete kadar mühlet verir ve baştan kaybetmesiyle insana karşı üstün olmaya çalışır şeytanın vasıflarını bilirsiniz hased,kibir,öfke gibi şeytan ebedi cehenneme gittiğini biliyor zaten dünyayı ne yapsın şeytan lanetlenmesiyle kalbi mühürlenmiş insanların kalblerinde fasıklık olanlarında gösterirki şeytana verilmeyen dünya onlarada haram edilmişdir şeytan yemek bile yemek için hep insanları kullanıp hırsızlık yaparmış yani kimi şeytan yolundaki imansızlar ahiretlerini şeytanın şer işlerini yapmakla bitirmiş oluyorlar.işde dünya hayatından bir kesit ve bunla ve benzerleriyle ilgili hadisi şerifde şöyle buyrulmuş.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Hz.Ömer r.a. efendimize istemezmisin ya ömer dünya onların ahiret bizim olsun buyurur Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hayatında yaşantısında evi,eşi,binek olarakda devesi vardı ve hep aç yaşadı Bediüzzaman Said Nursi Hz. ve Büyük Alimin dünyayı kalben terk etmek kesben değil dediği gibi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. benim asrımda fakirlik ahir zamanda zenginlik saadetdir buyurmuşdur o asırda dünyalık nefsin coşkusunda eğlenceler partiler gibi hatta daha ileri gitmiş şeytanın pislik oyunlarına kanmışlar vardırki bunlar dünya menfaatine dahildir mesela bir iki evin var zenginlikle nefsini yüceltmek övsünler diye apartmanım olacak hırslardır.
Bir şeyden herşey yapmak istiyorsan özgürlüğünü bir şey yapman lazımki buda kimseyi cehennemden kurtarmaz yanlız bir şeyden hürlük istiyorsan din bu hürlüğü veriyor din dışı yaşantılar ise ne kadar özgür desede manen dünya ve ahiretinide esir etmişdir yani şeytana esirdir.
Demekki dünya nimetleri iman ehli insanlara verilmiş yani kısaca kutsi hadisde buyrulduğu gibi dünya perest kafirler içdikleri suya şükretsin!..
Adaletdir ebedi cehenneme gidenler rahmetin son noktasını bitirdiklerinden ebedi cehennem adalet olur adaletsiz olsa azabıyla sorgu gerekir azbıyla sorgusuz ebedi cehenneme gideceklerde şefkatden gitmiş olur çünkü onun sorgusu azabına muhatap olmuş olur.
Demek itiraz edilse azabıyla belkide cehennem azabındaki dehşetin mislisiyle artmasına sebeb olacakdır.
Allah cennetimi ister cehennemimi o zaman cehenneme ebedi gidecekler haksızlıkdanmı gider orta yol diye günahları savunan olursa cennete temizler girer ve ebedidir ozaman önce cehenneme girmesi gerekir oda ebedi çıkış ? Her iki ebediyetde ortalama olamaz olsa ebediyet anlayışını ve inançları bitirir ebediyetin yarısını cehennemde sonra cennetde sonra tekrar cehennemde sonra cennetde mantığını gösterir bunuda hiç bir akıl kabul etmezse her şeyi yoktan var edip akılları ve nimetleri ihsan eden nasıl eder demek ebedi gitmeyenlere Cehennem günah pisliklerinden temizlenme yeridir Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. günahları üç şey temizler buyurmuşdur bunlardan biri ateşdir.
İmanlı insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir insanlığın içinde Hz.Adem a.s.,dan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelmiş peygamberler ve öldürenin kendiside var geriye yaşayan kim kalıyor ve bunda kul hakkı var Allah kul hakkını af etmez kabeye gitsedemi?
Kabeye gitmeden önce komşunsa dahi kul hakkını ödemen gerekiyorki komşu hakkı imanlı 1 insanı öldüremekten daha hafif meseledir çünkü hatırladığın kulun yanına gidip unuttuğun borcunu öder hakkını helal talabinde bulunabilirsin ölen insan ise ahiretde hesabı görülür buda ebedi azapla ödenir risale-i nurda belirtildiği gibi insan kainatın küçültülmüş modeli Allahın yarattığı en mükemmel nazenin halifelikle üstünlük verip kendisi için yarattığı değer verdiği aynası hükmündedir.
Duruma bakınca bir kişinin ölümünden bir kainatı yok etmiş gibi görünüyor bu kainatın içinde insanlık alemi cinler alemi melekler alemi hayvanlar alemi ve belkide bilmediğimiz 18.000 alemde bilemediğimiz çok yaratılmış mahlukda olabilir burası belkide sınav dünyası olduğundan yada bilmemizin faydası olmayacağından bilemiyoruz varsayalım desek işde kainatdaki tüm varlıkların vebalerini almış olmaya benzerki ebedi cehennemle noktalanır.
Allah dünyaya değer verseydi kafire su dahi içirtmezdi kutsi hadisinde kafirin içdiği suya şükretmesi gerekmezmi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrında olması gereken önemli dünyalık ?
Binek deve evi eşi vardı başkada yoktu ve aç yaşadı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hep orta yolu tutmuş ve peygamberlikden önce bile hiç günaha girmemişBediüzzaman Said Nursi Hz. ve Büyük Alimin dünyayı kalben terk etmeli kesben değil dediği gibi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hayatını anlatan tanımın orta yol olduğunu göstermezmi kalbe ruha huzur bulan görür anlar ve tek kelimeyle derki gösterir.
Dünya hayatı insan hayatına bahşedilmiş belli vakit için kulluğun gerçekleşme amaçlı kurulan düzendir bu düzende dünyaya verilen itibar çöpe ve hurdaya attıklarımız gibi değersiz görülmeli bundan önceki önemin ise sadece kullukda olacağını gösterir yani kalben terk et kesben değil dini yaşantıda bunların hepsinin kurulumunu yapmış ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. doğumdan ölüme kadar hayat ele alınmış uygulanmış bildirilmiş gösterilmiş ve noktalanmışdır.
İman ehli ve imansız ehlinin ayrımı kitapların peygamberlerin gönderildiği imana göre yaşayan ehli iman topluluğudur ve iman etmişlerede Allah kalbe tasdik ettirir iman etmediyse ne kadar söylese çabalasada kalp mühründen açılmaz.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bir kişiyi öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir bir kişiyi kurtaranda tüm insanlığı kurtarmış gibidir buyuruyor.
Hadisdeki bir kişiyi öldürmekle tüm dünyadaki insanların ölümlerinde Hz.Adem a.s.,dan kıyamete kadar tüm peygamberler hatta hayvandan aşağa derekeye düşmüş olsa bile kendisinide öldürmüş oluyor kısaca tüm insanlığı öldürmüşdür o zaman başka birini kurtarmaya çalışsa boşadır ölüler dirilmez gelen gider giden gelmez kendisinide öldürmüş sayılacağından kendisini kurtaramıyorki başkasını kurtarsın.
Bir kutsi hadisde Allahın şöyle buyurduğunu Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. şöyle nakleder Eğer Allah bu dünyaya sineğin kanadı kadar değer verseydi kafire su dahi içirtmezdi Kafir inkardan cehenneme gider peki neden ebedi gider inkarla inkarı uluhiyeti tahkir itiraz red etmek saymak bunun karşılığında nefsine uluhiyet vermiş olur süfyanlık dine fitne bulaşdırandır kafirde sadece inkarıyla bilsede bilmesede firevunluk vermiş olur nefsini yücelti inkar ettiği baştaki uluhiyet inancıyla yaratanı yok saymasıyla kainatı alemin yaratılışınada farkında olmadan inkar etmiş olur çünkü yaratıcı yoksa geriye ne kalıyor hiç bir şey herşeyi yok etmiş oluyor kendisinide yok etmiş olup inkarındaki uluhiyete yalan konuşmakla gün gelipde kendi varlığını inkar edemediği gibi vereceği hesapda ise sadece kabul etmekle yaratıcıya itimatı red etmekle ebediyet neticelenir bu ebediyetin içindeki bir doğru bir yalan olan hesaplarda inkarındaki tüm yalanların neticesi cehennem olur şeytan kıyamete kadar insanları cehenneme sürüklemek için mühlet ister.
Allah kıyamete kadar mühlet verir ve baştan kaybetmesiyle insana karşı üstün olmaya çalışır şeytanın vasıflarını bilirsiniz hased,kibir,öfke gibi şeytan ebedi cehenneme gittiğini biliyor zaten dünyayı ne yapsın şeytan lanetlenmesiyle kalbi mühürlenmiş insanların kalblerinde fasıklık olanlarında gösterirki şeytana verilmeyen dünya onlarada haram edilmişdir şeytan yemek bile yemek için hep insanları kullanıp hırsızlık yaparmış yani kimi şeytan yolundaki imansızlar ahiretlerini şeytanın şer işlerini yapmakla bitirmiş oluyorlar.işde dünya hayatından bir kesit ve bunla ve benzerleriyle ilgili hadisi şerifde şöyle buyrulmuş.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Hz.Ömer r.a. efendimize istemezmisin ya ömer dünya onların ahiret bizim olsun buyurur Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hayatında yaşantısında evi,eşi,binek olarakda devesi vardı ve hep aç yaşadı Bediüzzaman Said Nursi Hz. ve Büyük Alimin dünyayı kalben terk etmek kesben değil dediği gibi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. benim asrımda fakirlik ahir zamanda zenginlik saadetdir buyurmuşdur o asırda dünyalık nefsin coşkusunda eğlenceler partiler gibi hatta daha ileri gitmiş şeytanın pislik oyunlarına kanmışlar vardırki bunlar dünya menfaatine dahildir mesela bir iki evin var zenginlikle nefsini yüceltmek övsünler diye apartmanım olacak hırslardır.
Bir şeyden herşey yapmak istiyorsan özgürlüğünü bir şey yapman lazımki buda kimseyi cehennemden kurtarmaz yanlız bir şeyden hürlük istiyorsan din bu hürlüğü veriyor din dışı yaşantılar ise ne kadar özgür desede manen dünya ve ahiretinide esir etmişdir yani şeytana esirdir.
Demekki dünya nimetleri iman ehli insanlara verilmiş yani kısaca kutsi hadisde buyrulduğu gibi dünya perest kafirler içdikleri suya şükretsin!..
Cennete Zerre İmanlı Gider
Bir çok insanların yaşantısında yol gösterici olarak din vardır dinsiz bir yaşantı anarşiyi nefsinin arzu ve isteklerine uymakla istediği herşeyde kendine sınır bilmez kaosun içine salar insanı insanlık şuurunda tutan dini anlayış yaşantıdır din insana dünya hayatını nasıl yaşaması gerekir nasıl kullanması gerekir bunu açıklamakla Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. rehber vermiş her okulda bir öğretmen bulunur öğretmenler işin özünü bildikleri için çoğu zaman kitap olmadanda her zaman öğrencilere gerekli anlayış içinde neyin nasıl olması gerekdiğini gösterir öğretir öğrenciler kalkıpda öğretmene karşı eline kitabı alıp hayır dediğin gibi değil böyle böyle diye kendi öğreticisine karşı öğretmenlik yapabilirmi yaparsa ne kadar saçma olur.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. evren kitabının muallimi öğretmeni insanın sadece ahiret hayatıyla ilgili değil dünya hayatıylada ilgili yaşantısına değinerek yol göstermiş bunu herkes bilir o zamanki yaşantıda Kur,an ile yaşantıyı bildiği halde bazende tevazusundan sahabe efendilerimizle istişare etmekle en güzel dünya ve ahirete giden hayatın nasıl olması gerekdiğinin yolunu göstermiş ondan sonra geriye kalan teknolojik açıdan ele alınması gereken hayat kalıyor siyaset adıyla dini ele almak yoktur dinin siyasete ihtiyacıda yoktur ve olamaz dinle ilgilenen cennete götüren alimlerce belirlenir hiç bir kurum kendi keyfine göre dini ele alıpda günahlarına çıkar elde etmeye çalışamaz yasaklanmışların yaygın olduğu müslüman ülkesinde yasaklanmış olanlara helaldir diye fetva veren dinden çıkar Kur,an,da Allahın verdiği hükmü değişdirmeye yeltenmekle ilahlık yapmaya çalışır herkes dini yaşayabilir ama kendi keyfine göre dini yaşatamaz.
Cennet ehli ve cehennem ehlindeki gerçek mesele iman konusuyla ilgilidir yani imanın varsa dünya dolusu günahın olsa ebediyetden kurtuluş gerçekleşiyor bu yönde 2 yol vardır ortası bulunamaz.
1:iman varsa günahın olsada cennetlik 2:iman yoksa günahsızda olsan cehennemlik.
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kâfirin cehennemdeki bir azı dişi Uhud dağı kadardır. Derisinin kalınlığı da üç gecelik yol mesafesidir."
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kafirin bir azı dişi uhud dağı kadardır buyurmuşdur. kafirin bir azı dişi uhud dağı kadar olursa kendisi ne kadar olur kıyametde göklerin yarılmasıyla gökleri bile geçen boy oranını gösterir cehenneminde büyüklüğünü akılla tefekkür edilse kafirin boyu bile çok küçük kalabilir birde 2 yüzlü münafıklar vardırki herhalde onların boyuda kafirin 2 kat boyunda olabilir.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmek din değişdirmeyi gerektirmez Allah dinde zorlama yokdur buyurur yani yaşantıda bir din mensubu dinini yaşayabilir fakat imanda zorlama vardır yani Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmek zorundadır şöylede denebilir hiç dini yaşamamış olan iman ederse eğer af edilmezse ondada aynı düzen cehennemde bedelini öder fakat ebedi cehenneme gitmez cennet yada cehennem imanı ilgilendiren konudur ve ebediyet olduğundan zerresine kadar önem verilmiş o önemin sebebide Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yani zerreye sebeb olacak bir bahaneyle gerçeği olan iman konusu olsa ebediyetden kurtuluyor diğer bir nedeniyse Allah kullarını cennete almak için bahaneler arıyor bahane derken iman gibi hassas mevzuda yalan olmayandır bu gerçeğe örnek şöylede söyleyebiliriz insan günah içinde yaşamak istiyorsa af edilmezse cehennemde bedelini öder bu günahın içinde dine ilişmekle yada din hizmeti yapan insanlara dini imanı anlatıp Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yolunun gerçeğinin açıklamasını yapan insanların dünyadada cennet hayatını iman dairesindeki manevi hayatı yaşatmaya çalışan Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hizmet eden hizmet yolunu kesmeye çalışanlar kendilerini günah işler olarak görüyorlarsa haklılar günahtır ve Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hizmetini engellemek suçundan şeytana yardakçılıkdan nefsini firavun gibi yüceleşdirmekle ilahlaşdırmak ve haddi olmayan dini değişdirmek ve hükümlerine itirazla red etmekle müebbet giderler cehennem ebedileşir.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. evren kitabının muallimi öğretmeni insanın sadece ahiret hayatıyla ilgili değil dünya hayatıylada ilgili yaşantısına değinerek yol göstermiş bunu herkes bilir o zamanki yaşantıda Kur,an ile yaşantıyı bildiği halde bazende tevazusundan sahabe efendilerimizle istişare etmekle en güzel dünya ve ahirete giden hayatın nasıl olması gerekdiğinin yolunu göstermiş ondan sonra geriye kalan teknolojik açıdan ele alınması gereken hayat kalıyor siyaset adıyla dini ele almak yoktur dinin siyasete ihtiyacıda yoktur ve olamaz dinle ilgilenen cennete götüren alimlerce belirlenir hiç bir kurum kendi keyfine göre dini ele alıpda günahlarına çıkar elde etmeye çalışamaz yasaklanmışların yaygın olduğu müslüman ülkesinde yasaklanmış olanlara helaldir diye fetva veren dinden çıkar Kur,an,da Allahın verdiği hükmü değişdirmeye yeltenmekle ilahlık yapmaya çalışır herkes dini yaşayabilir ama kendi keyfine göre dini yaşatamaz.
Cennet ehli ve cehennem ehlindeki gerçek mesele iman konusuyla ilgilidir yani imanın varsa dünya dolusu günahın olsa ebediyetden kurtuluş gerçekleşiyor bu yönde 2 yol vardır ortası bulunamaz.
1:iman varsa günahın olsada cennetlik 2:iman yoksa günahsızda olsan cehennemlik.
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kâfirin cehennemdeki bir azı dişi Uhud dağı kadardır. Derisinin kalınlığı da üç gecelik yol mesafesidir."
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kafirin bir azı dişi uhud dağı kadardır buyurmuşdur. kafirin bir azı dişi uhud dağı kadar olursa kendisi ne kadar olur kıyametde göklerin yarılmasıyla gökleri bile geçen boy oranını gösterir cehenneminde büyüklüğünü akılla tefekkür edilse kafirin boyu bile çok küçük kalabilir birde 2 yüzlü münafıklar vardırki herhalde onların boyuda kafirin 2 kat boyunda olabilir.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmek din değişdirmeyi gerektirmez Allah dinde zorlama yokdur buyurur yani yaşantıda bir din mensubu dinini yaşayabilir fakat imanda zorlama vardır yani Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmek zorundadır şöylede denebilir hiç dini yaşamamış olan iman ederse eğer af edilmezse ondada aynı düzen cehennemde bedelini öder fakat ebedi cehenneme gitmez cennet yada cehennem imanı ilgilendiren konudur ve ebediyet olduğundan zerresine kadar önem verilmiş o önemin sebebide Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yani zerreye sebeb olacak bir bahaneyle gerçeği olan iman konusu olsa ebediyetden kurtuluyor diğer bir nedeniyse Allah kullarını cennete almak için bahaneler arıyor bahane derken iman gibi hassas mevzuda yalan olmayandır bu gerçeğe örnek şöylede söyleyebiliriz insan günah içinde yaşamak istiyorsa af edilmezse cehennemde bedelini öder bu günahın içinde dine ilişmekle yada din hizmeti yapan insanlara dini imanı anlatıp Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yolunun gerçeğinin açıklamasını yapan insanların dünyadada cennet hayatını iman dairesindeki manevi hayatı yaşatmaya çalışan Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hizmet eden hizmet yolunu kesmeye çalışanlar kendilerini günah işler olarak görüyorlarsa haklılar günahtır ve Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hizmetini engellemek suçundan şeytana yardakçılıkdan nefsini firavun gibi yüceleşdirmekle ilahlaşdırmak ve haddi olmayan dini değişdirmek ve hükümlerine itirazla red etmekle müebbet giderler cehennem ebedileşir.
Kıyamet Günü Güneşin Secdesi
Risale-i Nurda
“Evet, evet, evet!.. Eğer kâinattan risalet-i Muhammediye’nin (A.S.M.) nuru çıksa, gitse, kâinat vefat edecek. Eğer Kur’an gitse, kâinat divane olacak ve Küre-i Arz kafasını, aklını kaybedecek. Belki şuursuz kalmış olan başını, bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.” (Sözler sh: 110)
Yine aynı manada, “Mevt-i dünya ve kıyamet kopması ise: Bir anda bir seyyare veya bir kuyruklu yıldızın emr-i Rabbanî ile küremize, misafirhanemize çarpması; bu hanemizi harab edebilir. On senede yapılan bir sarayın, bir dakikada harab olması gibi...” (Sözler sh: 113)
Burda anlaşılan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. güneşin secde etmeye gideceğini buyuruyor risale-i nurda kıyametin kopuşunu nasılki insan şuuru gitse ve insan aklıda yok olsa bitkisel hayatdaymış gibi dengesizleşir Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ve Allah çıksa dünya bir büyük insan durumununda şuursuz kalıp aklını kaybedecek bir denge sürecek işde burada dünya ve diğer gezegenler hep güneşin çekim gücünde haraket etdiğinden dünya ve diğer gezegenler risalei nurda belirtildiği gibi boşlukda kalacak ve birbirine çarpıp dünyanın ters dönmesine sebeb olacak o esnada dünyanın ters dönmesiyle güneş battığı yerden doğumu gerçekleşecek ve kıyametde kopmuş olacak.
“Evet, evet, evet!.. Eğer kâinattan risalet-i Muhammediye’nin (A.S.M.) nuru çıksa, gitse, kâinat vefat edecek. Eğer Kur’an gitse, kâinat divane olacak ve Küre-i Arz kafasını, aklını kaybedecek. Belki şuursuz kalmış olan başını, bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.” (Sözler sh: 110)
Yine aynı manada, “Mevt-i dünya ve kıyamet kopması ise: Bir anda bir seyyare veya bir kuyruklu yıldızın emr-i Rabbanî ile küremize, misafirhanemize çarpması; bu hanemizi harab edebilir. On senede yapılan bir sarayın, bir dakikada harab olması gibi...” (Sözler sh: 113)
Burda anlaşılan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. güneşin secde etmeye gideceğini buyuruyor risale-i nurda kıyametin kopuşunu nasılki insan şuuru gitse ve insan aklıda yok olsa bitkisel hayatdaymış gibi dengesizleşir Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ve Allah çıksa dünya bir büyük insan durumununda şuursuz kalıp aklını kaybedecek bir denge sürecek işde burada dünya ve diğer gezegenler hep güneşin çekim gücünde haraket etdiğinden dünya ve diğer gezegenler risalei nurda belirtildiği gibi boşlukda kalacak ve birbirine çarpıp dünyanın ters dönmesine sebeb olacak o esnada dünyanın ters dönmesiyle güneş battığı yerden doğumu gerçekleşecek ve kıyametde kopmuş olacak.
Ebu Talip Ve Yalan Rivayet
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar her gelen peygenberlere iman ehlinden olmasıyla cennete girer konusundan,
“Cenab-ı Hak mahlûkatı yarattı ve beni en hayırlılarından kıldı. Sonra iki milletten (Arap ve Arap olmayan) en hayırlısından kıldı. Sonra kabileleri ayırdı ve beni en hayırlı kabileden (Kureyş’ten) kıldı. Sonra aileleri ayırdı, beni de en hayırlı aileden kıldı. Ben şahıs olarak da, aile olarak da insanların en hayırlısıyım.”(Tirmizî, Menâkıb: 1)
Ben devirden devire, aileden aileye intikal ile seçilerek Âdemoğulları soyunun en temizinden naklolundum. Sonunda şu içinde bulunduğum Hâşimî câmiasından neş’et ettim (dünyaya geldim).”(Buharî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, IX/272)
Resul-i Ekremin (a.s.m.) beş yüz kadar büyükannesini tespit ettim. Bunların hiçbirisinde Cahiliye devri ahlâksızlıklarından ne bir zinaya, ne de başka bir kötülüğe rastlamadım.”(İbni Sa’d. Tabakat, 1: 60)
Abdulmuttalib ahirete, ahiret ceza ve mükâfatına inanır;
Vallahi, şu dünyanın arkasında bir dünya daha vardır ki, iyilik edenler orada iyiliklerinin mükâfatını görecekler, kötülük edenler de orada kötülüklerinin cezasını çekeceklerdir!" derdi.(Şehristâni, el-Milel ve'n-nihâl, II/240)
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın peder ve valideleri ehl-i necattır ve ehl-i Cennettir ve ehl-i îmandır. Cenab-ı Hak, Habib-i Ekreminin mübarek kalbini ve o kalbin taşıdığı ferzendâne şefkatini elbette rencide etmez.”5 (Mektubat, s. 361)
(Amcası Ebu Talip ise Peygamberimiz (S.A.V.)'e iman etmemiştir. Ancak O’nu korumuştur. Cenâb-ı Hak onu zayi etmeyecektir. “Her ne kadar Hz. Abbas, ölüm esnasında dudağının kımıldayıp, kardeşinin ağzına kulağını verdiğinde Kelime-i Tevhidi duyduğunu Peygamberimiz 3:(S.A.V.)'e söylemişse de; Peygamberimiz: ”Ben duymadım.” demiştir.
Peygamberimiz (asm)'in amcalarından Hz. Abbas (ra) ve Hz. Hamza (ra) iman etmişlerdir.)
o asra kadar hanif dini yaşantısı sürüyordu yahudi ve hristiyanlık dinlerinin olmasıyla değişdirilmesi ve henüz dinin tamamlanmamış olması Ebu Talip hem peygamberlikten önce hemde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. peygamberliğini ilan etmesinden sonra onu koruyacağını bildirmiş ve henüz Kur'an,ın emirleri tümüyle indirilmemişdi Ebu Talip vefatında Bu delillerle Ebu Taliple konuşmasında Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. iman et şefaatçi olayım buyurması esnasında Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. düşman olan hasımların gelmesi neticesinde Ebu Talip hanif dini üzerine demesiyle vefat gerçekleşmesi hasisesinde hasımların Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. zarar vermesini ölürken dahi engellemekle korumaya çalışmasıda olabilir.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. önce gelmiş peygamberlere iman etmiş olanlar elbetde iman ehlinden cennete girecekdir Ebu Talip ise eğer hanif dini üzere vefat etmiş olsada iman ehlinden sayılır Hz. İbrahim'e as. iman edenler elbetde cennetlikdir ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrında din korumak hemde acaba gerçekten son Nebimidir gibi terettüd düşünmüşde olabilirki Ebu Talip ahirete inanan iman etmiş kimsedir demekki İbrahim iman etmiş dahi olsa cennete girbilir yada Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ben duymadım buyruğuna binaen cehennem söz konusu olsa Allahın ona azap etmeyip cehennemde bir dünya yaratabilir fakat Hz.Abbas ve Hz.Hamza iman etmeleriyle yalan konuşmayacaklarından onların şehadetiylede Ebu Talip cennete girebilirki sonuçlara bakılınca sahabe efendilerimizin bir çok tebliğ vazifesi yapdığı ülkelerde ve bu asırda dahi iman etmeleriyle cennet ehli olanları Allah delil olsun diye bildirmeyebilir Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. duyması gerekmiyor çünkü şehadetleri kalpdeki iman delillendirir asrı saadetde ben duymadım buyruğunda amcalarına yalan söylüyorsunuz manası verilemeyeceğinden doğru olduklarını tasdikler şekilde ve gerçeği söylemesi bakımından ben duymadım buyurmuş olabilir demekki Ebu Talip cennet ehlinden olması % 99 denebilecek çok yüksek ihtimaldir.
Hz.Ömer r.a. birgün, O’nun saadet hücresine girecek ve hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı. Efendimiz, niçin ağladığını sorunca da, o koca Ömer şöyle diyecekti; ”Ya Rasulallah! Dünya kralları, kisralar servet içinde yüzüyorlar. Senin ise altına sereceğin bir sergin bile yok.. Yatağın hasır.. Ve teninde yattığın zeminin izleri.. Halbuki kainat senin için yaratıldı..”
Allah Rasulu, şu cevabı verir; ”İstemez misin Ey Ömer, dünya onların, Ahiret de bizim olsun!”
Yoksa o Kur,an-ı kendisi uydurup söyledi mi diyorlar ? Hayır onlar iman etmezler. eğer doğru söylüyorlarsa haydi onun gibi bir söz getirsinler Tur 33-34
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü cehennem, yetmişbin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmişbin melek vardır."
* Mücahid anlatıyor: "İbnu Abbâs radıyallahu anhüma bana: "Cehennemin genişliği ne kadardır, biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Hayır!" deyince: "Doğru, Allah'a yemin olsun, bilemezsin!" dedi ve ilave etti "Bana Hz. Aişe radıyallahu anha dedi ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm 'a: "Kıyamet günü Arz toptan O'nun bir kabzasıdır (tam tasarrufundadır). Gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir" (Zümer 67) âyetinden sormuş ve: "Bu sırada insanlar nerede olurlar (ey Allah'ın Resûlü)" demiştim. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem köprüsünde!" cevabını verdi."
Cehennemde 70.000 yular var ve her yularında 70.000 melek var ve en büyük yerde arş cehennem arşın altında demekki sabit değil.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. (ameller niyetlere göredir mühminin niyeti amelinden hayırlıdır) buyurmuş. demekki niyetdeki öncelikde imana bakar insanlar kazancın nerden geldiğini bilmez haramdan gelse sadece yapdığı işin kazancına bakarki buda ne iş yapdığı önemini taşır teröristlere islam düşmanlarına din düşmanlarına silah satmak gibi akıllar gösterirki bu akıllar deve kuşunda olsa herhalde uçmaya çalışırdı deve kuşunun hiç uçmaya çalışdığını görmedim demek bu gibi akıllardan deve kuşu bile daha akıllımış gibi ispatlar
Haram iş yapanlarda olan para madde ve madde haram ve haramdan anlamaz şuursuz maddeye sen kötüsün demek ne kadar mantıksızdır insanda olan kazanç şekli başkasının haramdan kazandığını sen iş yapıpda helal ve iyi iş yapdığında sana zarar vermez veremez din düşmanlarına insan öldürenlere ticaret diye alışverişde bulunmak al silahı ver parayı sonra gel vur beni demeye gelir emin ol gelir vurur.
Mülk sahibi mülkünde istediği gibi tasavvur eder Allah mülkünde iyi kullanılmasını ister verir demekki iyilik yapan iman ehline verilir kutsi hadistede Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. (Eğer Allah dünyaya sineğin kanadı kadar değer verseydi kafire su dahi içirtmezdi) buyurmuş demekki içdikleri suya bile şükretmeleri gerekir onunda hesabını verecek inkar ederse azapla ödeyecek mahşerde insan uzuvlarıda şahit tutulup konuşduruluyorsa niyetleede kalpde olandır kalbe girende neyse demek ahiretde kendisini açıklayacak 3 şekilde insan türünü oluşduran kalp var iman ehli ve imansızlar birde münafıklar demekki ahiretde kalplerde şahit tutulur Said Nursi Hz. insan kalbinde ya manevi cennet tohumu taşır yada cehennem tohumunu taşır demişdi demekki insan cehenneme girecek olursa merhamet netice veriyor o zaman cehennemde nimet ve lutüfdur ya azabıyla hesab sorsa ebedi cehenneme gideceklerde bile lütfu gösterirki baska careside yokdur ki ayetde Allah dlerse azap eder dilerse af eder buyrulmus.
Hz.Adem,de emredilen olması gereken vardırki insalıkda huzur ve yapması gereken terbiye hasıl olsun o asırda bulunabilecek emir gösterirki adam öldürme kul hakkı yeme zina yapma en önemli olan emirlerdirki bunlar Allahın istemediği şeytan işleridir ve bundan sonra her ümmete gelen emirlerde aynı sistemde emirdirki ve olması gerekende budur Allah kulları için şeytanı apaçık düşman gösterip doğru olan yolu gösterir ve dini değişdirmeleriyle insanların sapıtmasıdır ki Allah her gelen yeni dinde olması gerekeni söyler hükme bağlar demek gelen dinlerin değişimini insanlar yapar yeni gelen dinle diğer dinlerde düzeltilir ve hükmü gerçekleşdirir dinlerde olması gereken en önemli emirlerde bellidirki her gelen dinde bu emirler değişmez.
Hz.Musa as,da belirtilen 10 emir diğer dinlerin üst emir eklenmesiyle diğer dinlerde olanıda bildirmiş olup son gelene hükmü devreder demek değişen insanlar değişdiren insanlar dinler değil Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrında dinlerin değişdirilmesiyle çok insanda tereddüt oluşsada dinlerde yaşanırdı son hüküm hıristiyanlıkdı ebu talip vakasında Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hep korumaya çalışması demekdirki Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. düşman değil tereddüt yaşamasıda olabilir.
Birde son anındaki mevzuya bakılırsa İbrahim hanif dini üzere vafatıdırki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v. dinin tüm hükmü bitmemişti hatda ayetlerle Kur,an emirleri yeni inmeye başlamıştı her gelen peygambere iman edilmeside cennet ehlinde olmasına işaret verirki demek Ebu Talip cennet ehlinden sayılabilir derece farkı olabilir.
Kur'an da Tevbe 113 le ilgili açıklama vardı Peygamber Efendimiz Ebu Talip vefatında mağfiret dilemek istemiş ve bu ayetin indiğini rivayet edilmiş Ebu Talip Hz. İbrahimin as. dinine göre vefat etti Kur'an,ın diğer ayetlerinde Hz. İbrahimin as. dinide hak din olduğu buyrulmuşdur bunun açıklaması yazılmıştır iman ehli olarakda ayetle delillendirilmiş anlatılmıştır yani Tevbe113 ayetininde Ebu Taliple ilgisi yok ayetin Ebu Talip hakkında indiği söylentisi olan rivayet yalandır ve Tevbe ayetinde Ebu Talip adı niye yok ? Ebu lehep için ayet inmiş Tebbet suresi var biliniyor ve Ebu Talip peygamber düşmanlığı yapmadı çok büyük destekde verdi ve Kur'an yeni nazil olunduğu zamanlarda Ebu Talip vefat etti ve Hz. İbrahim as. dini üzere o asırda Peygamber Efendimiz ibrahimin dini üzere hayatı vardı Hz. Hatice ra. validemizle evliliği İbrahim dinindeyken oldu Ebu Talip cennetliktir.
İmam Şafi H.z. Rüyası
Bir gün İmam Şâfiî bana: “Rabî, bu mektubu al, ahmed bin hanbel’e götür ve sonra da cevabını getir.” dedi.
Ben de mektubu aldım ve Bağdat’a gittim. Sabah namazında ahmed bin hanbel ile buluştum. Onunla birlikte sabah namazını edâ ettim.
İmam ahmed bin hanbel mihrabdan ayrılınca mektubu kendisine takdim ederek: “–Bu, Mısır’dan kardeşin İmam Şâfiî’nin sana göndermiş olduğu mektubdur.” dedim.
Bana: “–Mektub neden bahsediyor, biliyor musun?” diye sordu.
Ben de: “–Hayır.” diye karşılık verdim.
Bunun üzerine (ahmed bin hanbel)! mektubun üzerindeki! (MÜHRÜ)! çözdü! ve okumaya başladı. Birden gözleri yaşlarla doldu.
Ben kendisine: “–Ey İmam! Hayrola! Mektupta ne yazıyor!?” dedim.
O da bana: “–İmam Şâfiî rüyasında Peygamber -SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM-’i görmüş.
ALLAH RASULU -SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM- ona: «ahmed bin hanbel’e bir mektub yaz ve Ben’den de selâm söyle. Elbette o büyük bir fitneye mâruz kalacak ve ondan, ‘Kur’ân mahluktur(!)’ demesi istenecek. Sakın bu isteğe boyun eğmesin! ALLAH c.c., onun adını kıyâmete kadar yaşatıp yükseltecektir.» buyurmuş.”
ahmed bin han bel sık dişini yanıma geleceksin !
Ebedi Korku
Deccal eskilerden bu asra kadar en büyük fitnelerle bu asırda zuhur etmesiyle kıyametin yakın zamana geldiğini gösteren delildir bunun için kendince hesaplarla yapdıklarını başkalarının üzerine atar şahsını gizlemek isterki ahiretde ortaya çıkmasın halbuki Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. deccalın alnında kafir yazar okuma yazmayı bilen bilmeyen herkes okur buyruğunda kalbindeki kafir yazısını dünya imtihan yeri olmasıyla herkes okuyamaz demek ahiretde okuma yazma ihtiyacı olmadığından orada herkes görür ve okur bu asırda çıkan olaylar olmasaydı başka zaman gene olacaktı mesela dünyanın insan gibi ortalama 60 senelik hayatı olsa 59 senesi geçse son 1 sene içerisinde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bildirdikleri gene çıkacaktır ve kıyametin kopması beklenecektir deccalda bunların çıkmasını istemez yalan hadislerle Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yok etmek istediği gibi onu yalanlamakda ister bu yüzden kaçar gizlenir iftiralarla yapdıklarını başkasına atmaya ve kıyamet vaktinden olabildiğince uzak kalmaya çalışır deccalda kıyametin gelmesinden korkar çünkü onun için dönüşü olmayacak hadisi şerifde buyrulduğu gibi 70 sene sürecek ebedi cehennemin derinlikleri beklemektedir bu derinliklere gidilmesinde deccal kendisini bir savaşa verir oda Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yok etme çabasıyla dünyayı kendisine ebedileştirme savaşı ebedi cehennemin özünü yaşayacağı içindirki asırlardır süren hayatı olabilir ömür verilebilir bugünlerde herkesin bildiği ortalama 60 senelik hayat 250 sene veya daha fazla yaşayanlar olsaydık o zaman asırlardır yaşamak normaldir denebilirdi oysa hayatı vereni düşünsek elbetdeki ebediyeti veren dünyadada hayat verebilir denmesi olumludur ve olur deccalın alimlik bilgisi gibi sizde asırlardır yaşasanız elbetde müçtehiddik bile iddia ederdiniz demekki deccal kendisini gizlemekle başkalarını kullanması ve insanları inandırması çok zor olmayabilir ahiretde kalbi mühürlü olduğundan müçtehidler gibi Kur'an ayetlerini ve hadisi şerifleri açıklayamaz manasını izale edemez bu derece islam dini bilgisi olmayanlarıda aldatır çünkü insan düşmanı seçemez kurt gövdenin içine girmiştir.
3 İlah Ve 4 .Yüz
Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder, dilediğini affeder. (Al-i İmran 129).
Bu ayetin Hesap gününde kulun şefkati bitirdiği ve % 100 ebedi cehennemden başka çaresi olmayan sorgusunda kendi günahlarından dolayı Allah dilerse azap eder dilerse af eder bunun içinde kul hakkı ve imanlı insanı öldürmek yokturki çok ciddi azabı gerektiren dönülmez günahı kebairdir.
Bu ayetden deccal münafık aklında ilahlığa deyinen 3 şey vardır bir kadere imanda hayır olan ve şer olan kendi münafık beyniyle nefsine ilahlık verdiğinden sözde
(1:) Hayır yaratacakdır sonra (2:) şer yaratacaktır ve bu ikisinide yaratan kainatı idare eder gibi dünyayı idare edecek ve hepsine hükmedecek tek ilahı tasavvur eder onada (3). patron der.
(1:) Kendisine tapınan ona biat eden insanlara sahibi olmadığı dünya malından sözde ihsan eder sözde hayır yaratmış olur.(bu 1.yüzünde kendisini peygamberler gibi biat ettirmeye çalışan büyük din sahibi sanar.)
(2:) Tüm teröristleri yetiştirir ve onlarıda şerde kullanır sözde şer yaratır.(bu 2. yüzünde sözde şeytana hükmeder ilahlaştırır halbuki kabil gibi cinayet işleyip şeytandanda aşağı derekelerdedir.)
(3:) Sadece kendi nefsine firavunluk verdiren biaat ettiren kibirle büyüklenmeyle herşeyi yaparak hayrıda şerride herşeyi idare ederek yaratıp asıl hakimiyet sahibi olduğunun patron sanan münafıkdır.(bu 3.yüzünde her dilediğini yapdırıp herşeyde üstünlük yapmaya çalışıp nefsine tapındıran kalbi fasıktır.)
Konuyla ilgili 3 lü karışımdan asrı saadetden önce hıristiyanlıkta çıkan 3 ilah mevzusuna yakınlığını görebilirsiniz daha önceki konularda işlediğimiz gibi yoktan yaratıp ebedi hayatı veren dünyadaki hayatıda asırlardır vererek yaşatabilir inanan insan buna itiraz edemez bu asra kadar yaşayan kabilin adını elbetde başka kullanacağından şüphe edilemez kendi kimliğini ve mezhep imamı olarak herkese açıklamayacağından bu asırdaki ismini başka kulanıp kendisini büyük alim tanıtır iran gibi ülkelerin islamiyet diye inandıkları batıl inançlar şiilik gibi mezhep var diyerek ortaya attıkları fitne fesad karıştırılmış hükümlerle yaşantılar delildirki deccal Allah düşmanı peygamber düşmanı din düşmanı olduğunu görmek iman ehline hitaben derin mevzuları içerir herkes aklen fikren tasavvur etse kimisi derinlerden görüp doğrudur der, kimiside acaba der, geriye hayır olamaz diyenler imani konular bilgisinden ve iman zayıflığından şüphe edebilir, sadece kafirler ve münafıklar buna itiraz eder ve hayır asla olamaz diyebilir gerçekler ahiretde çıkacaktır.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. asrındaki konulardan bahsetmiştik ve o asırdan sonra mezhep imamlarından en son ahmed bin hanbelin olmasıyla ondan sonra mezhebin çıkmaması delillendirirki kabilin ahmed bin hanbelin olması yüksek ihtimaldir asırlardır bilgileri hafızasında olanın sadece imanı yoktur ki buda onun en dehşet azabıdır asırlar öncesinden nesillerin çoğalmasıyla çin çıkmasıda delildirki konularda işlemiştik putperestlikler çıkmıştır ve bu asırda yaşadığına binaen 4. yüzünde patronluğa girer çin patron deyimini flimleriylede çok konuşurlar sıralamaya girersek 1. yüzü! kabil 2. yüzü! ahmed bin hanbel 3. yüzü! bu asırdaki büyük alim diye kullandığı ismidir 4. yüzü! çin gibi ülkenin patron olarak isimlendirdiği gibi kendisini dünyanın patronu tanıtabilir.
Tüm bunlarda herkese kendini göstermez tanınmak istemez ahiretde 70 sene sürecek ebedi cehennemin dibine gideceği için dünyada kendi saltanatını kurmaya çalışıyor ve çinin hesabını o verecek hepsinin cehennem vebali ona yüklendi.
Risale-i Nurda Yedinci Mesele Deccal-ı Süfyan
"Yedinci Mesele: "Rivayette var ki, "Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar." Ve'l-ilmu indallah, bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip tâmimine şiddetle çalışır, demektir."( Şualar, Beşinci Şua, İkinci Makam.)
Ve’l-ilmu indallah, bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip tâmimine şiddetle çalışır, demektir.
Deccal, iktidarı ve saltanatı siyasi dehası ve aldatıcı zekası ile kazanacak, bu manayı Peygamber Efendimiz (asv) "alim olacak ilmi ile küfre düşüp insanları da ilim ve fen adı altında küfre davet edecek" şeklinde tasvir ediyor. Deccal, devlet gücünü ne soyundan gelen asalet ile ne de servet ve cesaret ile elde etmeyecek, ancak siyasi ilim ve aldatmak ile ele geçirecek. Alimlerin ona tabi olması ise, en çok ona taraftar olan sınıfın eğitim camiasından olacağına işaret ediyor. Ve eğitim sistemini değiştirerek, dini eğitimi kaldırıp sadece maddi ilimleri okutan bir sistemi getirecek demektir. Tevhid-i tedrisat gibi.
Risale-i Nurlarda Deccal ve süfyan konuları nasıl işlenmiştir?
Yazar: Sorularla Risale, 14-1-2007
Deccal: Bu kelime (dcl) kökünden mübalağalı ism-i faildir. Aşırı yalan ve aldatmalarla hakkı bâtıl, bâtılı hak olarak gösteren ve münafıkane hakkı bâtıl ile karıştırıp hakkı örten ve böylece cemiyetleri ifsad ve idlal eden şahıs demektir.
“Deccal meçhul (gaib) bir şerdir” şeklindeki rivayetten anlaşıldığı gibi, Süfyan denen İslâm Deccalının deccallığı, herkesin anlayacağı tarzda apaçık değildir. Münafıkane bir tavırla, yani (Bakara, 42) âyetinde ifade edildiği gibi, hak ile bâtılı telbis edip ümmeti ifsad ve idlale çalışır.
Bu husus hadislerde de beyan edilir. Deccal’ın başlattığı cereyana da “Deccaliyet” denir. Deccal’ın en şerli ve zararlı tarafı da deccaliyetidir. Deccal’ın ölümünden sonra da cerayanı hayli zaman devam eder.
Deccal’ın hak ile bâtılı karıştırmasına karşı, Kur’an hak ile bâtılı tefrik ve tebyinini ister. İşte Kur’anın dersini tam anlayan sahabeler nazarında hak ile bâtıl tamamen ayrılmıştı.
Deccal; «sahih hadislerin ihbarı ve din büyüklerinin izah ve kabulleri ile, âhirzamanda gelecek ve Risalet-i Ahmediyeyi inkâr edip İslâmiyet’i tahribe çalışacak ve dünyayı fesada verecek çok şerli ve küfr-ü mutlak yolunda olan dehşetli bir şahıstır. Bir hadis rivayetinde üç deccal, diğerinde yirmiyedi deccal geleceği, Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselâm tarafından bildirilmiştir.
Âlem-i İslâm’da muhtelif zamanlarda çıkmış olan dehşetli din düşmanlarının ve anarşiye hizmet edenlerin umumu da rivayetleri tasdik etmektedir. Bu din yıkıcılığının âhirzamanda daha dehşetli olacağı bildirilmektedir. Şu son asırda görülen ve dünyayı tehdit eden ve Cenab-ı Hakk’ı inkâra kadar cür’et edip medeniyeti tahribe çalışan dehşetli cereyanlar bu gaybî ihbarın doğruluğunu tasdik etmektedir.»
Rivayetlerde deccal ve bilhassa onun cereyanı olan deccaliyetin yani dine aykırı anlayış ve yaşayışlarının şerrini çocuklara telkin etmek tavsiyesi vardır. Ezcümle Kütüb-ü Sittede şu kayıd var: “Rivayetler, ashab devrinde, deccal bilgisinin temel eğitim müfredatına dahil edilerek ilkokul yaşındaki çocuklara mahalle mekteblerinde öğretildiğini göstermektedir.”
Evet, Resulullah (A.S.M) Deccal ve cereyanından ve özellikle müslümanlar içinde çıkan Süfyan ve cereyanından ümmetini şiddetle ikaz etmiştir.
Bu ikazları heyecanla dinleyen sahabeler, deccalın şerrine karşı çocuklarına telkinlerde bulunup ikaz ve talim ettikleri bedihidir. Buna istinaden müslümanlar dahi çocuklarının Deccal ve Süfyan’a ve bilhassa onların cereyanlarına yani anlayış ve yaşayışlarına ve bid’atlarına karşı gaflette bırakmamaları elzemdir. Kur’anda tağut tabiri ile ifade edilen Deccal ve Süfyan’ın ve cereyanlarının inkar edilmemesi halinde, sebeb-i necat olacak imanın kazanılamayacağına dikkat çekilir.
Şöyle ki (Bakara, 256) şunu da katiyyen ifade ediyor ki: Mü’min-i muvahhid olmak için Allah’a imandan evvel küfre tevbe etmek şarttır ve bu tevbenin şartı da tağutları asla tanımamaya azmeylemektir.” (Hamdi Yazır s. 869)
Hadisde de mealen deniliyor ki: “Kim ki ona (Deccal’a yani cereyanına ve o cereyanın cemiyete aşıladığı çılgın sefahete) iman edip tabi olur ve onu tasdik ederse, artık onun geçmiş hiçbir salih ameli ona menfaat vermeyecektir... Ve her kim onu tekzib edip yalanlarsa, onun geçmiş günahlarının hiçbirisinden muaheze edilmeyecektir”
İşte böyle bir afete karşı öncelikle çocukların deccaliyete karşı kalben ve fikren nefret etmelerine çalışılması zarureti vardır. Aksi takdirde deccaliyetin şiddetli telkinleri altında çocuklar dinden kopup bid’atların çamuruna düşerler.
SÜFYAN
Kamus-u Okyanus, bu kelime için “bir isimdir" der, yani mana aranmayacağına işaret eder. Âhirzamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına sebeb olacağı sahih hadislerle bildirilen ve şeair-i islâmiyeyi tahribe çalışan dehşetli ve münafık bir şahıs. "Süfyanîler" ise Süfyan cereyanıdır. İbn-i Cerir-i Taberî Süfyanîlerle alâkalı rivayetleri Cami-ül Beyan'da (sebe', 51) âyeti altında cem'etmiştir.
"Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi islâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş. Bunun bir te'vili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hatta bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı, Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır. Yoksa büyük Deccal'ın cebr u ceberut-u mutlakına karşı itaat etmiyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz." (Şualar, 585)
Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyruluyor:
"Sizleri benden sonra vuku bulacak yedi fitneden sakınmaya davet ederim: Medine'den çıkacak bir fitne, Mekke'den çıkacak bir fitne, Yemen'den çıkacak bir fitne, Şam'dan çıkacak bir fitne, şarktan çıkacak bir fitne, garbdan çıkacak bir fitne. Bir fitne de Şam'ın merkezinden zuhur eder ki, işte bu Süfyanî'nin fitnesidir."
Evet "rivayetlerde, vukuat-ı Süfyaniye ve hâdisat-ı istikbaliye Şam'ın etrafında ve Arabistan'da tasvir edilmiş. Allahu a'lem, bunun bir te'vili şudur ki: Merkez-i hilafet eski zamanda Irak'ta ve Şam'da ve Medine'de bulunduğundan, raviler kendi içtihadlarıyla -daimi öyle kalacak gibi, mana verip" merkez-i hükümet-i İslâmiye" yakınlarında tasvir etmişler, Haleb ve Şam demişler. Hadisin mücmel haberlerini, kendi içtihadlarıyla tafsil etmişler." (Şualar, 585)
Diğer bir rivayette, "İslâm Deccalı Horasan taraflarından zuhur edecek" denilmiş.
Bunun bir te'vili şudur ki: Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslâmiyetin en kahraman ordusu olan Türk milleti, o rivayet zamanında Horasan taraflarında bulunup daha Anadolu'yu vatan yapmadığından, o zamanki meskenini zikretmekle Süfyanî Deccal onların içinde zuhur edeceğine işaret eder.
Garibdir hem çok garibdir.
Yediyüz sene müddetinde islâmiyetin ve Kur'an'ın elinde şeref-şiar, barika-asa bir elmas kılınç olan Türk milletini ve Türkçülüğü, muvakkaten İslâmiyetin bir kısım şeairine karşı istimal etmeğe çalışır. Fakat muvaffak olmaz, geri çekilir. "Kahraman ordu, dizginini onun elinden kurtarıyor" diye rivayetlerden anlaşılıyor." (Şualar, 596)
"Hem büyük Deccalın, hem İslâm Deccalının üç devre-i istibdadları manasında üç eyyam var. Bir günü; bir devre-i hükümetinden öyle büyük icraat yapar ki, üçyüz sene yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi adileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belagatla ümmetine haber vermiş." (Şualar, 587)
Kur'anın (19:82) âyetinde remzî bir mana ile; anarşistlerle, onları yetiştirenler arasında zıdlaşma olacağına bir işaret vardır.
"Rivayette var ki: "Süfyan büyük bir âlim olacak, ilim ile dalalete düşer. Ve çok âlimler ona tabi olacaklar."
Vel'ilmu indallah, bunun bir te'vili şudur ki: "Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekavetiyle ve fenniyle ve siyasi ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine tarafdar eder ve din derslerinden tecerrüd eden maarifi rehber edip tamimine şiddetle çalışır." demektir." (Şualar, 585)
Süfyan ve Deccal'ın kendilerinden daha çok, Süfyaniyet ve Deccaliyet denilen cereyanları ve komiteleri daha dehşetlidir.
Kur'an-ı Kerimin (Neml, 48) âyetinde, 9 şerir çete veya çete başlarının şehirde devamlı ifsad edecekleri bildirilir.
ahir zaman deccalı
Peygamberimizin, bunlara da cevap verdiğini görüyoruz.
Büyük Deccal kuzeyden çıkacaktır. Bunu "Deccalın birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, diğer günleri de normal günler gibidir"(1) hadis-i şerifinden öğreniyoruz.
çünkü, Kuzey kutup bölgesinde bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Yazın, trenle birgün güneye doğru gelinse bir ay güneşin batmadığı görülür. Sonra otomobille birgün daha gelinse bir hafta boyunca güneş batmaz. İşte bu durum büyük Deccalın kuzeyden çıkıp güneye doğru tecavüz edeceğini mu'cizane haber verir.(2)
Resul-i Ekrem (a.s.m.), Süfyanın da ümmeti içerisinden çıkacağını44 bildirirken, çıkış yerinin Doğu olacağına da dikkat çekmiştir. Buna Resulullah, öylesine önem vermiştir ki üç defa tekrarlama ihtiyacı hissetmiştir.
Bir rivayette Horasan denilen Doğu tarafında bir yerden çıkacağı bildirilmektedir.(3) Başka bir rivayette daha detaya inilerek, "Isbahan (Isfahan) Yahudiyesinden çıkacağı" bildirilmektedir.(4) Isfahan bölgesinde yer alan Şehristan ve Yahudiya'nın, Yahudilerin en çok bulundukları iki şehir olduğunu biliyoruz.
Şualar'da bu tip rivayetlere şöyle bir açıklık getirilir:
"Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslamiyetin en kahraman ordusu olan Türk milleti, o rivayet zamanında Horasan taraflarında bulunup daha Anadolu'yu vatan yapmadığından, o zamandaki meskenini zikretmekle, Süfyani Deccal onların içinde zuhur edeceğine işaret eder."(5)
Bununla birlikte Deccal'ın Şam'dan çıkacağı(6) şeklindeki rivayetler de bulunmaktadır. Allah Resulü, "Sizleri benden sonra çıkacak yedi fitneden sakındırırım" buyururken, "Şam'ın merkezinde zuhur edecek Süfyani fitneyi de bunlar arasında saymıştır.(7)
Hakim'in Müstedrek'inde yer alan bir rivayette Süfyani Deccalden bahsedilirken, Dımaşk'ın [Şam ortasından çıkacak bu adamın zalim birisi olduğu, kendisine tabi olanların çoğunu Kelb Oğullarının teşkil edeceği, ayak basmadık yer bırakmayacağı, sonunda al-i Beytten çıkan bir adam tarafından askerleriyle birlikte öldürüleceği bildirilir.(8)
Bu rivayetler, öncekilerle çelişki teşkil etmez. Aksine birbirini destekler, tamamlarlar. çünkü Doğu, Horasan bölgesi, Resulullah bu sözlerini söylediği anda Deccalın içerisinden çıkacağı kavmin bulunduğu yerdi. Şam ve civarı da o kavmin sonradan hakim olduğu hilafet merkezlerden biriydi. Şam değil de, daha başka bir merkez de olabilir. Bu farklılığın sebebi ravilerin meseleye kendi yorumlarını da katmış olmalarıdır. çünkü, "Merkez-i hilafet eski zamanda Şam'da, Irak'ta ve Medine'de bulunduğundan raviler, kendi içtihadlarıyla daimi öyle kalacak gibi mana verip, merkez-i hükümet-i İslamiye yakınlarında tasvir etmişler, Halep ve Şam demişler, hadisin mücmel haberlerini kendi içtihadlarıyla tafsil etmişlerdir."(9)
Bununla birlikte bu rivayetlerde, İslam deccalı Süfyanın, uzun yıllar İslama başkentlik yapan Şam'da inançsızlığa dayalı sisteminin projelerini hazırlayabileceğine de bir işaret vardır. çünkü Hz. Mehdi de yangını suyla söndürürcesine, “Şam'ın minberine çıkıp”(10) meşhur hutbesini okuyarak onun sinsi planlarını akamete uğratmaya çalışacaktır.
Deccal'ın Mekke ve Medine'ye girememesi
Müthiş, korkunç bir afet olan Deccalın şerri, bulaşıcı hastalık gibi her yere yayılır, sadece Mekke ve Medine'ye giremez. Allah Resulü onun ayak basmadık yer bırakmayacağını, ancak Mekke ve Medine'ye giremeyeceğini bildirmişlerdir. (11)
Deccalın hükmü heryere ulaştığı halde(12) Medine'ye girmesi haram kılınmış,(13) korkusunun bile orada hissedilmeyeceği beyan buyurulmuştur.(14)
Resul-i Ekremin (a.s.m.) vefatından sonra bile şerefli yurdunun böyle bir felaketten korunmuş olması, oldukça önemlidir. Cenab-ı Hak, onun hürmetine harb, v.s. gibi çeşitli sebeplerle bu mübarek beldeleri Deccalın tasallutundan kurtarır, onun sistem ve rejiminin girmesine engel olur.
-------------------------------
(1) Müslim, Fiten: 110; Ebu Davud, Melahim: 14; Tirmizi, Fiten: 59; Müsned, 6:455-456.
(2) Nursi, A.g.e., s. 506.
(3) Müslim, Fiten: 17; İbni Mace, Fiten: 33.
(4) Müslim, Hac: 486; Fiten: 119-121; Ebu Davud, Melahim: 15; Tirmizi, Fiten: 57, 66; İbni Mace, Fiten: 33; Müsned, 6:412-413.
(5) Tirmizi, Fiten: 57; İbni Mace, Fiten: 33; Kenzü'l-Ummal, 11:261, 301.
(6) Müsned, 3:224.
(7) Nursi, A.g.e., s. 515.
(8) Müslim, Fiten: 34; Muhammed Aliyyü's-Sabban, İs'afü'r-Rağıbin (Mısır: 1367/1948 [Nuru'l-Ebsar'la birlikte>) s. 150, 151; Ali bin Hüsamüddin. el-Bürhan fi Alameti Mehdi ahiri'z-Zaman. Konya Yusuf Ağa Kitaplığı, no: 312.), v. 89a.
(9) Gümüşhanevi, Ahmed Ziyaeüddin, Ramuzü'l-Ehadis, çev. Abdülaziz Bekkine (İstanbul, ts.), 1:18.
(10) Hakim, Müstedrek, 4:520.
(11) Müslim, Fiten: 91.
(12) Müsned, 5:16.
(13) Buhari, Fezailü'l-Medine: 9.
(14) Buhari, Fiten: 26; Tevhid: 17; Tirmizi, Fiten: 61.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Allah Sorgu Yapsa Ne Denir
Asrı saadet zamanında ya inanmayanlar yada münafıklar onu Allah bunu Allah yarattı peki Allah kim yarattı diye Peygamber Efendimiz Hz.Muhamm...
-
De Allah c.c. D.A. Yıllar ne çabuk yalanlarla geçti demi? Kur'an ayetleri ebedi cehennemlikleri anlatmış ilahi yargı dünyada yapılmıştı...
-
Risale-i Nur Kur'an tefsiridir, süfyan meselesi münafık olmasıdırki peygamberlere kitaplara iman din düşmanıdır. Asrımızda alim tab...
-
M.K. Atatürk zamanından 1999 yılına kadar ülkede bazı sorunlar olsada, Milletin isteğine göre iş güç geçim gibi özgürce hayat yaşantısını ko...