8 Ekim 2015 Perşembe

Ayrılmaz İkili Ve Risale_i Nur 25.Söz İspatı

İlk başta Peygamber Efendimiz Hz.muhammed s.a.v. yaratılmasıyla künfeyekün ol emri evren yaratılmış Allaha en yakın büyük Peygamber ve kitapları göndermiş ilk başta olan Kur'an sonra İncil sonra Zebur sonra Tevrat ve Hz. Adem,e a.s. kadar her Peygamberlere gelmiş sayfalarla emirler bunca emirlerin bütününde Tevrat Tevrat,ı tasdikleyen Zebur Zebur,u ve Tevrat,ıda tasdikleyen İncil ve ilk sırasıyla başlayıp en son gönderilmiş kitap Kur'an,dı ve diğer kitaplar Kur'an,ın özetidir ve sırasıyla gelen peygamberler vardır, herşeyi yaratan 1 var biri kim yarattı onuda 1 ondan sonra bir biri yaratması yani o birler Allah c.c. adıdır her adı birdir ve bire işaret eder yani her adıyla varlığa ayrı mana verdiren yaratmasıdır peki tüm bu birlerle yaratan kim oda tek bir kuvveti gösterir Allah c.c. ve son olarak ayrılmaz ikili adıyla Peygamber Efendimiz Hz.muhammed s.a.v. noktalar.

Kur'an,ı Kerim'in düsturları,kanunları ezelden geldiğinden ebede gidecektir,medeniyetin kanunları gibi ihtiyar olup ölüme mahkum değildir,daima gençtir kuvvetlidir...(Risale-i nur 25 söz)...

Son Nebi

Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelen her kavimlerde hep inanç yani din mesele olmuş en mühim mesele din olduğu için ahiretle ilgili çok ciddi meseleler ortaya atılmış Allah ve Peygamberlerin varla yok arası gibi inanmak yada inanmamak yani iman konularına inanma mevzuları en çok önem kazandığı için Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar bilim teknoloji ortaya çıkmamış halbuki o asrı saadete kadar teknoloji adına çok işler ortaya çıkabilirdi fakat Allah hikmetine binaen çıkartmadı eğer çıkmış olsaydı o zamanın ve bu asra kadar gelmiş münafıklar bir çok düşüncelerle fitneler ortaya çıkartıp insanların kafasını karışdırabilirdi çünkü bugünün teknoloji araçlarını kullanıp öyle böyle diye mana verip aldatmak kolay olurdu kainlik medyumluk gibi dinleme cihazları bilgiler elde etmek gibi o asrı saadetde böyle teknoloji olmadığından münafıklar kafirler Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yalanlayamadılar ve fark edilirse Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sonra teknolojiyi Allah insanların rahatı için akıllarına nufs edip ortaya çıkarmış fakat bunların kullanımı nasıl olacak bunlarıda her asırda gelen alimlerce kolaylaşdırılmış yol gösterilmiş helal yolda kullanan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yolunda. Haram yolda kullanan şeytan yolunda kullanmış oluyor dünya hayatında şeytanın hakkı yok bu sebeble aç yaşar doymak bilmez kendini şeytanın yolunda kullananlar ise şeytanın onu yemesine izin vermiş oluyor ahiretinide dünyada şeytana yediriyor ahiretde alacağı olmadığından imanı gidiyor ebedi cehenneme müstahak olup kendi zevk sefası için başkasının haklarına giriyor ve cehennem azabını artırıyor ve iman buna şahit oluyor yani mahşer sorgusunda vucud organlarıyla kalpde konuşdurabilir.

Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yaşantısı asrı saadetdeki sahabe efendilerimizi öyle etkilemişdiki bunlardan Hz.Hatice r.a. validemiz sahabe Hz.Ebu bekr r.a. gibi ilk sırada Efendimize inananlar ona olan itimatlarını koşulsuz şartsız sürei celileyi bildirmesiyle tasdik bulmuş ve sırasıyla Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. için canlarını dahi feda edecek derece tecellilere mashar olurlar çünkü insanı bu derecede ölümü bile hiçe sayacak gerçeklerin kalpde görülmesi en ufuk noktalarda hayat yaşamaları iman hakikatlerinin kıyamate kadar olacak yaşantılarda gösterilmesidir sahabe Hz.Ömer r.a. bir sözünde helalden kazanana hesap haramdan kazanana azap vardır buyurmuş.

Neticesinde bu sözü imanın verdiği kuvvetden aldığı ve bildiği gerçek hakkaniyetin zuhuru ne ise o sözün edilmesine sebebiyet veriyor ve bilmisal alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Kur,an ı kerimin mucizevi olduğunun ispatı kıyamete kadar zuhur eder halde hem hadisi şeriflerde sözlerinde hem yaşantısında Allah özünde bulunan imanın kuvvetiyle hakkaniyetin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor ve ispatlıyor insanlarda günahlara karşı zevki rahat bulunduğu için insanlar kendilerini dine benzetmeye çalışacaklarına dini yaşayacaklarına dini kendilerine benzetmeye çalışmışlar bu sebeblerde daha asrı saadet yaşanmadan önceki dinlerde yaşanılanlar bir nevi örnek teşkil ediyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ise insanların bilerek yada bilmeden hataya düşmeleriyle gene temize çıkabilecek yolu göstermiş asrı saadet buna şahit diri diri kız çocuklarını gömerek öldürecek kadar zalimlikler işleyen topluluktan Allah en yakın derecelere gidecek sahabe ruhunu menba vermiş bu asırda insanların bilerek insanları katletmesi sonra müslüman olmaya çalışması faydasız yani günah işleyimde sonra müslüman olurum tertemiz hayata başlarım gibileri temize çıkacaklarını sanmasın çünkü asrı saadetden önce Kur,an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yokdu o gelince herşey son buldu netice hasıl oldu ve ölümüyle noktalandı yani bu zamana kadar müslümanlığı bilerek müslüman olmamış büyük günahlara girdikden sonra günahları temizlensin diye menfaatçilik düşünüp müslüman olmaya çalışan aldanır ebedi cehenneme müstahak olursun çünkü son din tamamlandı ve bitti bir daha Peygamber gelmeyecek diyede tasdik olundu.

Şefkat Bilinmesi

Hz.Adem,den itibaren bakıldığında Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kadar gelmiş tüm kavimlere gönderilen Peygamberlere iman etmeyen topluluklar helak olmuştur bunların içinde Hz.ibrahim as dan sonraki Hz.Davud,Hz.Musa,ve Hz.İsa,ya kadar helakların toplulukların yok edilmesiyle değil iman etmeyenlerin gönderilen dinlerin değiştirilmesiyle sapkınlığa helak ediliş olmasıdır taki Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. ile helak olmalar son bulması delille Kur'an,ın kıyamete kadar hüküm sürmesidir ve hiç bir topluluğun helak olmayışıdır ancak Kur'an,ın emirleriyle aşırı gitmiş toplulukların arşı titretmesi bazı zalimlerin helak olmasına sebebiyet verir bunların içinde ya inanmayanlar helak olurken inananlarda zarar görür kimiside ölümle ahiretdeki ebedi cennetine nail olur ancak eski kavimlerin başlarına gelenler incelendiğinde toplu helaklar gerçekleşmiştir ve hüküm yerine geldiğinde imtihan sırrı çözüldüğünden dönüşü olmayan helakla cehennemle son bulmuştur.

Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmesiyle rahmeti kıyamete kadar indirmiştir Kur'an ve sünnetleriylede bunu delillendirip bu asrımızda dahi yaşayanların araştırmalarıyla tüm gerçekler aklen kalben ruhları kömürleşmemişlere açık gözle gördürüyor.

Allahın engin rahmetinin başka delilide Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmesiyle zerre kadar imanı olanın ebedi cehennemden kurtulmasıdırki bir kutsi hadiste Allah ey kullarım denizlerin köpükleri kadar günahlarınız olsada Allaha ağır gelmez buyurmuştur.

Yanlış hatırlamıyorsam aklımda kalan belki menkıbe belkide gerçekdir bilemiyorum bir konu vardır.

Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hitab eder ve bir ucu bucağı görünmeyen deniz gösterir görüyormusun habibim.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v.: Görüyorum ya rabbi.

Allah:Denizin ortasında bir ada,adanın içinde bir ağaç,ağacın üstünde bir kuş,kuşun ağzında mercimek tanesi büyüklüğünde bir taş,görüyormusun.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v.:Görüyorum ya rabbi.

Allah:O ucu bucağı görünmeyen deniz benim engin rahmetimtir,denizin otasındaki adada olan ağacın üstündeki kuşun ağzındaki mercimek tanesi büyüklüğü kadar taş kullarımın günahıdır buyurmuştur.

Bu mevzular ve bir çok ayet hadis kaynaklı deliller gösterirki Allah şefkat engiliğiyle zerre kadar imanı olan cehennemden kurtulmasıyla şefkatin ve son noktasını bitirenler ebedi cehenneme mustahaklardır.

Allah şefkatinin gadabımı geçdiğini kutsi hadisilerde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. tasdikler şekilde şefkat enginliğini ispat ettirmiştir lakin bu şefkat kafirlere ve münafıklara olmadığı münafikun süresi ve bir çok ayetlerde buyrulmuştur.

Münafıklar rahmetin gadabını,gadabında rahmetini geçme yarışı gibi münafık beyinlerinde oyun kurarlar sözde şer hayırı,hayırda şerri geçecektir eğer şer hayırı geçme yarışı gibi mevzu olsa eski kavimler helak edilmezlerdi yada hayrı şer geçse dünyada ne zalimler ne kafirler nede münafıklar kalırdı tertemiz şekilde mümin iman etmiş tüm kulların tekrar dünya düzeni kurmaları gerçekleşirdi ayrıca cennet ve cehennem neyi yarıştırılır cehennemme daha çok insanmı gidecek cennetemi gidecek yarışımı ? yada diyelimki yarış yapıldı cehennem kazandı kim neyi kazandı ve neyi kaybetti ? ebedi cenneti kaybetti cehennemi kazanmayı kim istiyor ? yada ebedi cehennemle kim yarış yapmayı istiyor ?

Asıl olan mahlukun yaratılmasındaki hikmet halıkı yaratıcısını tanıması ve ona iman ile emirlerine göre haraket ederek kul olmasıdır insanlar dünyada cennete layık hale gelmesidirki ebedi cennet hayatına hazırlığıdır.

İyiliği Allahtan Kötülüğü Nefsinden Bil...

İnsan dünyaya gönderiliş amacında kulluğun şuurunda yaşamasıyla ulaşabildiği durum ve şartlara göre insanlara din duyurmakla kulluğuyla yerine getirmesi gereken vazifelerdendir Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. (Benim adım güneşin doğup battığı her yere ulaşacaktır) buyruğuyla Peygamber mesleği ve vazifesi olan tebliğ evinde eş çocuklarıyla gerçekleşdirdiği gibi başka insanlarada dinin anlatılması insanların içindeki karanlıklıkların aydınlanmasıda her müslümanında vazifesidir ölüm gerçeği varlığıyla insasanların içinde korku endişeyle adına özgürlük diyerek her istediğini elde etme amacını taşımak içindeki kalbin dahada kararmasıyla kendini zindana mahkum ettiğinin farkında olmadıklarından önce kendileri huzur bulmaya çalışırlar din insanın istediği tüm programı yaşanmasıyla gerçek özgürlüğünü veriyor.

Risale-i nurda insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Hâlık-ı Kâinatı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir.

Fakat sen ibadete muhtaçsın; manen hastasın. İbadet ise mânevî yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde ispat etmişiz.
Said Nursi.

Dini yaşamayanlar elbetde her yapdığına kendi seçenekleriyle tercihlerini yapdıklarından irade verilerek bunu delillendirmişdir insanın iyiliğe olan yaklaşımı benlik içindeki nefsaniyetle çok kolay yapamaz nefsine güvenip bazen yapsa ya gösteriş riya yada karşılığını beklediği menfaat devreye girer nefs bir çıkar getirisini düşünmeye sevk eder Allah yapılan ise karşılık beklentisini kalbinde sadece Allahtan talep eder mesela dua eder fakat fiili duada gerekir iyilik yapsa fiili duasıylada çalışarak Allah imkan bahşeder.

Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi nefsindendir.(Nisâ, 4/79).

Bilmek bildirmek tebliğle insanların yaralarına tedavi yönünde amacın ne olduğunu görenler akıl idrak düşünmeyle gördükleri ve kalplerinde hissettikleri sevgi meşalesini fark ederler demekki zahirdeki olanlar kalbe dokunup iradesini doğru yöne kullanmasına sebeb oluyor yada inkarla sadece kendini karanlığa atmış oluyor.

(Allah, ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez.) parantez içindeki bu ve bu gibi edilen sözler fitne sahtedir.

Allah iyi iş yapan kendi yararına,kötü iş yapanda kendi zararına yapmıştır.Rabbin kullarına asla zulm etmez.(Fussulet-46). buyuruyor hem bu buyruktaki ayeti yalanlamaya girerki münafıklar bu gibi sözleri yaparki dünyada günahları işleyip sözde ızdırabın en korkuncunu cehennemle yaşamakla ve ödemekle cennet nimetlerinin en güzelini elde etmek en üst derelere gitme manasını verme çabasını gösteren fitneye sebeb olur.

Allah ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Kur'an Din hakkında söylenen sahte sözler fitnedir ve Fitne uykudadır uyandırana Allah lanet etsin buyrulmuştur.

Çile ızdırap insanlardan gelir Allaha verilemez imtihan inançla olur nimet için olsa cennete kimse giremez.

İnsana dünya kendisine verilmiş olmuş olsa varsayılsa ve verilen sadece bir göz nimetinin bedelini ödemek için doğumdan ölüme kadar ızdırabını çilesini işkencesini yaşasa çekse üstüne dünyayıda Allah deyip hibe edildiği varsayılsa bir göz nimetinin değerini karşılayamaz.

Mühmin islamiyeti yaşamaya ve yaşatmaya çalışır kafir zevklerinin peşinde olur dine ve dini imana anlatanlara engel olmaz ebedi cennet ve  cehennem olduğundan ya doğruysa diye kendide dinler inanmasada engel olmaz kafir inkar etmekle setr edendir örtendir kendi dediğini doğrulayıp kitapları peygamberleri yok sayandır bu sebeble ebedi cehenneme gider inkar ettiklerinin içinde kendi yaratılışıda olduğundan kendi varlığını yok sayamaz yaratanı inkarla nefsine ilahlık vermiş olur kafirin izahındaki gerekçedir inkar etmeyip dini yaşamayan çok insan vardır bunlar iman esaslarında bildirilenleri dille ve kalben tasdiklemişlerse iman etmişlerdir fakat kafirlerin yapdığı sıfatı taşımış olurlar kafir değillerdir inkar iman meselesidir inkar etmek kalpdeki imansızlığa sebeb olur cennete imanlı girer imansızlar değil geriye münafıklar kalırki onlar dini duyurmaya çalışalara engel olmaya çalışırki kendi istediği kurallarını insanlara göstersin oda şüphesiz şeytanın istediği Allahın sevmediği işlerdir din şeytanın işlerini yok etmişdir bu sebele münafıklar kendileri cehennemin dibine gittiklerinden başkalarınında kendileri gibi olmalarını isterler kendinden olamayanlara hep düşmanlık hased kin kısaca şeytanın tüm oyunlarıyla aldatırlar yardım ediyor görünseler kendilerinden bilinmesiyle boyun eğmelerini nefslerine tahriklerle tapınmalarını isterler iman ehlini kandırmanın en çok zaaf yolu inançlarıdırki dini kullanırlar kısa ve öz kendi menfaaleri için herşeyi yaparlar böyle insanların Allah kalplerine mühür vurur kendileri bilemeyebilir fark edememeyebilirde.

Kur'an Tüm İnsanlığa İnmiştir

Kur'an ı Kerim bir evren kitabı evren bir Kur'an,ın delili bir kitapdır insan evrenın küçültülmüş modelidir Kur'an bir insan hükmünde olur insan nasılki bir organın işlemesiyle tüm vucudun işlemlerini yapmış olamazsa Kur'an ,ında tek bir ayetini ele alıp bu budur demekle hüküm verilemez Kur'an,ın ayetleri ve süreleri asrı saadetde olan hadiselere göre ve kıyamete kadar olabilecek hadiselere göre tek bir ayetle bir çok mana ihtiva eder ve her bir ayetiyle manaların oluşumunda gerçek hak ve hakikatlerin manaları ortaya çıkar mesela insanı araşdırdığımızda beynin foksiyonlarını ele alsak ve muhteşemliği karşısında nasıl hayrete düşeriz diğer organlarımızında ayrı foksiyonları olduğunu biliriz yani diğer organlara sende beyin gibisin muamelesi yapılamaz fakat diğer organların beyinle temasını anlar ve hissederiz ve diğer organlarımız olmasada olur diyemeyiz ve tek beyinle vucudun gereği yerine getirilemez Kur'an,da bu misal gibi tek bir ayetle hüküm verilemez.

Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin;onlar birbirlerinin dostudurlar.Sizden onları kim dost edinirse,kuşkusuz onlardandır.(MAİDE 51)

Asrı saadete kadar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gelmeden önce diğer dinlerin değişdirilmesi sonucunda bir çok din mensuplarında inanç bozukluğu sapkınlıklar çıkdı Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. geldiğinde Kur'an nazil olunca diğer dinlerin tüm hükümlerini almakla tüm insanlığa gerçekleri kıyamete kadar açıklayıcı olarak gönderilir bu ayetdeki buyrukda asrı saadetde inanç bozukluğundan ileri gelen sapmışlar olarak bilinen dinlerinde yanlış olduğunu ve onların yanlışlıklarında ısrarcı olduklarında buyrukdaki dost edinmeyinki sapıtmışlar olmayasınız eğer sapıtmışlara destek olup dost olmaya çalışırsanız sizde onlardan sayılırsınız demekle ve müslüman olup din,e giren birinin sonra tekrar eski dine dönemeyeceğini bildirir mesela habeş kralı din ve son Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. peygamberliğini kabul etmiş fakat  bir milletinde olduğunu kendisine malik olmadığını söyleyerek Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bildirmişdir dost edinmeyin buyruğu o asırdan kıyamete kadar Kur'an ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabul etmeyenleri bildirir ve Hıristiyanda Yahudide olsa zaten iman etmesi gerçekleşmiyor iman etmemiş olanlarsa Kur'an,a ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. düşman değilse kafirlik sınıfına girer kafir ise ahiretde vereceği hesaba göre ya gerçekden iman etmemiş yada kendi dinindeki ahiret inancı gereği Allah korkusundan Kur'an,ın gerçekmidir değilmidir bilemediğinden ya ebedi cehenneme gider yada Allah merhametiyle af eder.

Dinde zorlama yoktur (Bakara-256) buyruğunda islamiyeti yaşayanlara emrederki diğer dinlere olan teslimiyeti gösterir çünkü değiştirilmişde olsa Allah gönderdiği diğer kitaplara ve peygamberlere iman etmişizki islamiyeti yaşayanlara olan kimseyi islamiyete gireceksin demekle zorlayamaz diğer din mensupları din,e girmemişsede kendi dinini yaşamakla fakat son peygamber ve Kur'an,ın Allah kitabı olduğunu kabul etmekle iman esaslarında bildirilene girerki iman esaslarında kitaba değil kitaplara peygambere değil peygenberlere diye emrolunanla iman ehlinden olurlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. dahi asrı saadetde kimseyi islamiyete zorlamamışdır eğer böyle mevzu olsaydı bugün tüm dünyada sadece islamiyet olur ve herkes müslüman olurdu kısa ve öz müslümanlar bile kendi dinlerini yaşamadıklarında Hıristiyan yada Yahudiler gibi yaşantısı olmazmı ve yaşamıyorlarmı o zaman ne fark var kaç tane ilah var cennetlik müslümanmı cehennemlik Yahudi veya Hıristiyanlar olacak diye yazıyormu peki Kur'an okunması içinmi indi yaşanması içinmi yaşamayanlar dinden çıkıyorlarmı hayır çünkü iman esaslarında bildirilenleri kabul edip kalben tasdikle imanı gerçekleşdirmişlerdir

And olsunki biz Öğüt alsınlar diye bu Kur'an da insanlara her türlü örneği verdik (Zümer-27) buyrulmuşdurki Kur'an tüm ( insanlığa ) gönderilmişdir sadece müslümanlara değil,Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. bir cenaze esnasında ayağa kalkmışdır sahabe efendilerimiz o Yahudiydi demeleri üzerine Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. Yahudiydide insandamı değildi buyurmuştur yani kafirde olsa insan olarak yaratılmış.

Değerli Büyüğümüz Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendinin dediği gibi Kur'an ve hadisler ışığında terörist müslüman olamaz müslüman terörist olamaz ve Kur'an tüm insanlığa gönderilmiş olmasıyla kıyamete kadar süreceği tüm insanlığın öğütle hükmeden son kitapdır ve şöylede denebilirki Hıristiyan terörist olamaz terörist hıristiyan olamaz terörist Yahudi olamaz Yahudi terörist olamaz.

Adalet'tir

Allah ahiretde sorgulardaki kulun günahlarının bedeli olarak ebedi gidecekler hariç dilerse günahları af eder bağışlar dilerse azap eder kulun hesabı görüldüğünde başka bir kul borcuda olsa ödemesi gereken bedeli cehennem azabıyla öder elbetde adaletin gereğide budur buradaki hesaplaşmalarda bazı kafirlerde çıkabilecek bir durumda olabilirki kulun cehennemden başka gidecek yeri olmadığından Allah kulun vereceği hesaba göre dilerse af eder dilerse azap eder hükmü girerki ADALETTİR.

Allah şu evrendeki mecmuada görülüyorki herşey mükemmellik içinde seyircilerine temaşa ile zevki ruhanisini tatmin lezzeti vermektedir bunun içinde ebediyet isteğine sevk ederek yaratılışın cismani lezzeti ruhanisini ebediyetle nimetlerle ihsanı rahmetinin engin aşılmaz olduğunu ispat eder şeytan bile nimetlendiğiyle hased kibir üstünlüğüne girerek ruhani lezzetini lanetle ebedi azaba döndürmüştür ve ödülünü dünyada kulları saptırmakla kendisinden küçük düşürmesi onun için ödül olur şeytan ebedi azaplanacak şeytanı bile geçemeyen şeytandan en aşağı olanlarda ebedi azap olurki onlarda şüphesiz münafıklardır.

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder.Allah gafur,dur rahim,dir.  (Fetih, 48/14)

İnsan kıyamete kadar olacak hadiselerden ve ebedi sürecek yaratılışın insanın zayıf yönleriyle en üstün halifelikle ahseni takvim sırrına erdirerek şeytanla imtihana sevk edilirki günaha girmiş kulların rahmetin enginliğini idrakla anlayabilsinler sıradan bir yazılı imtihanıyla dereceler alan öğrencinin ahiretdeki derecesine şeytanda sebeb olabilir fakat amaç başkadır şeytan ebedi cehenneme sevk ederken Allah kendisine dahada yakın etmeye çalışır buda kulun girdiği günah batağına göre değişirki bazen şeytanın en küçük aldatmasına sabır göstererek kulluktan ayrılmayanların doğru istikametine günahların çoğunun affına vesile olur derecei manevi hayatın içine girer.

İman esaslarında buyrulan anlam ve açıklamada insanın yapdığı iyiliklerde ve kötülüklerde irade verilmesiyle gerçek yaratanın Allah olduğunu iman esaslarında hayra ve şerre imanla hayrıda şerride Allah yaratır buyruğuyla bazı gafil münafıkların kendilerini yaratıcı gibi görmelerinden bazısına iyilik bazısına kötülükle bazısına sözde ihsan bazısına azap yaparak Allah yaratmasıyla kadere imanın olduğunu Allah yapdığını ve yaptırdığını sanan münafıklar kendi yapdıklarının veballerini sözde Allah isnad ederler Allah asla zulm etmez buyuruyor zulm eden insansa kadere bağlanamaz kaderde günahlarına olan musubet hasıl olur oda kulun hayrı içindir kul kadere razı olur kulluk şuuruna erer Allaha yakınlaşır zulm edende senin kaderin der kadere taş atar kendi azabını hazırlar kul günahsızsa zulm edilse Allah daha yakınlıkla büyük mükafatlarla dünyadanda nasip verir zulm eden nimetlerden mahrum olur mahrum olmamak için bu sefer ya çalar yada şeytanın diğer yollarına gider aldatma yalan gibi hasletlerle kalbine küfrün cehennem tohumunu eker bu tohumdan sonra dahada beterleşir ve herşeyi küçük görmeye başlar azabının ne kadar büyüdüğünün farkına varmaz şeytanında istediği dönüşü olmayan ebedi cehenneme sürüklenir vicdanı öyle yük olur cehennem korkusu rahat bırakmaz mahrum ettiği masum insanların rızkına göz dikip mahrum etse afrika bir misal bu kullara olan ihsan ebedi nimetlere sevk edilir Allah lütufkârdır lutf ve keremini mahrum bırakılanlara cennetde nimetlendirir ve bu nimetler ebedileşir zalim ise cehennemin derinliklerine gider ve ADALETTİR.

Allah zâlimler topluluğunu hidayete eriştirmez.(Bakara, 2/258)
Allah kâfirler topluluğunu hidayete eriştirmez.(Bakara, 2/264)
Allah fâsıklar topluluğunu hidayete eriştirmez.(Tevbe, 9/24)

Haşr Edilen Yer Mahşer

Mahşerde toplanılıp sıratın köprüsünün kurulmasında Kabe arzın altından kök ve arşa kadar uzanıyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. mahşerde ilk varış yerine ben varıcam buyuruyor Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabri mekkede demekki ilk varışla sıratın başlangıç yeri kabe olabilir Allah israfı sevmez mahşer alanı büyük kalabalığın olacağı toplanma yeridir ve dünyada bu alan için yeterlidir.

Hz.Adem as dan itibaren ölenler gömülenler ve kıyamete kadar sürecek ölümlerle dünyanın çok yerinde boşluklar var demekki bu dünyayı işaret ediyor çünkü dirilmeler burda ve Allah denmesiyle dağların pamuk gibi dümdüz olmasıda toplanma yeri mahşerin oluşması için değilmidir sonra dünyanın her yerinden insanlar kabeye gidebilir kabenin arşa kadar manevi olarak görülmesidirki arşa kadar gider uzanır mevzusu herkesce bilinir demekki sırat köprüsünün kabeden kurulabileceğini gösterebilir dirilmeden sonra bilmem kaç milyon sene yol gidilecek güneş bir mil yaklaşacak kesilen danalarda 7 ortak olan kişiler binip o yolu gidecek diye mevzularını anlatan bazı imam gazali ismi verilen kitaplar okudum ve yalandır ayetle hadisle akılla ilgisi yoktur çünkü bir cehennem birde cennet var başka köy varmı kul demezmi Allahım o kadar yol gideceğime iki dakka cehhennemde yansam daha iyi ebedi cehenneme gidecekler ise onca yolu gidince birde ebediyen cehenneme girecek saçma cehhennem ateşi iman ehli için günahın kefareti başka azaba ne ihtiyaç varki.

Cehennemde sabit olmadığından cennete dünya yaklaştırılır uzayda aşağı yukarı kavramı zaten bulunmaz şöyle tabir kullansak tüpün üstüne çaydanlığı koyarsan su kaynamaya başlar buna benzer cehennemde harlatıldığında Tekvir Süresi ayet 6 buyrulduğu gibi cehennem sıcaklığından denizler okyonuslar kaynamaya ve tutuşmaya başlar dünya cehennemin dibine ve ay birlikte cehennemin dibine çakılacak dehşet gürültüyle paramparça olacak belkide cennetde yer sarsılacak ve sesi duyulacak geriye ne kalıyorki cennet ve cehennem.

Hadisi şerifde cehennemin 70.000 yuları ve her yularda 70.000 melelğin olduğu buyruluyor demekki cehennem sabit değil ve arşın altında olsa gerekdirki Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. buyruğunda kainat kürsiye nispeten çöle atılmış halka gibidir kürside arşa nispeten çöle atılmış halka gibidir buyrulmuşdur.

Demekki cehennem uzay boşluğunun kendisidir ve kapkara sönük görülen uzay boşluğu cehennem harlatıldığında yıldızlar sıcaklıkdan erir ve dökülür dünyanın her tarafında gökyüzünde Rahman Süresi 37-38 buyrulduğu gibi çıkar.

İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü cehennem, yetmişbin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmişbin melek vardır."
* Mücahid anlatıyor: "İbnu Abbâs radıyallahu anhüma bana: "Cehennemin genişliği ne kadardır, biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Hayır!" deyince: "Doğru, Allah'a yemin olsun, bilemezsin!" dedi ve ilave etti: "Bana Hz. Aişe radıyallahu anha dedi ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm 'a: "Kıyamet günü Arz toptan O'nun bir kabzasıdır (tam tasarrufundadır). Gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir" (Zümer 67) âyetinden sormuş ve: "Bu sırada insanlar nerede olurlar (ey Allah'ın Resûlü)" demiştim. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem köprüsünde!" cevabını verdi."

Allah Sorgu Yapsa Ne Denir

Asrı saadet zamanında ya inanmayanlar yada münafıklar onu Allah bunu Allah yarattı peki Allah kim yarattı diye Peygamber Efendimiz Hz.Muhamm...