23 Aralık 2015 Çarşamba

Kalbin Miracı

Kalbin miracı bedenle yapılan mirac değildir bedenle birlikte olan miracı yalnız peygamberler yaşar onun için cennet ve cehennemi görürler lakin insanlar Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yolunda olduğunda onun gibi yaşamaya ihlasla çalışmasıyla Allah asrı saadetde yaşar gibi şuur ihsan edebilirki dünya hayatında o şuurla yaşanabilir hayata devam ettiği sürecede yaşayabilir.

Bu projede görünmesiyle daha açık anlaşılır olmasını temenni ederim kalbin miracında belkide ihsanı ilahinin insanlara tefekkür ufkunda kimisi alemlerin ilk yaratılışı ateştopuna kadar yaşayanlarınız olmuştur kimiside ötelerine kimiside başka manevi alemler ihsan edilmiştir.

Burada anlatımda Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. her zaman orta yolu tuttuğunun bir nevi delillendirme ve belgelendirmesidir.

Kısaca açıklamasında Sol sağ ve ortaladık (y) yazan yarım kaldı ve ortalayıp tamamladık soldan girdik sağdan ebediyete çıktık.

Burası sebebler dünyası olduğundan kalbi miraçla mana alemine açılırken kaynak ele alınmasıyla  birde dünyevi maddeylede manevi hüküm gerçekleşir şöyleki : Projede vermediğim göstermeye gerek görmediğimle başlanmasıdır oda ilk dört büyük kitapların yerine yerleştirilmesidir kitapları mana veren dört kalın saç 17x17 kare demir Levh-i Mahfuz şeklinde dört köşe hazırlanmış profile dağıtıyoruz her bir parça demirin sağ sol ve ortasından dış kısımların iç bölümünden ikili ve köşesinden ortalı elektrokla kaynatıyoruz bir parça bitti 2,3 ve 4 de aynı şekilde kaynattık bitti kaynatılan yerlerin tümünde (sağ sol ve orta=3) eder (sağ kare 3)+(sol kare 3)=6 eder iman esaslarına işaret fakat iman esaslarındada sağ sol yapıp ortalıyoruz oda diğer iki karede kaynatılmasıyla iman esaslarında sağ sol yapmış oluyoruz şimdi ortalamaya geldik karedeki kaynakların tümü 12 eder (O)n (İKİ) yani ayrılmaz ikili Lailaheillallah Muhammeden Resulullah.

Şimdi sağ sol ve ortalamada olanların beş çizgiden oluşan dinin emirleri olmasıdırki,

Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Allah Rasulü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” (Buhari, Tefsir (Rûm), 2)

Hadisi şeriften ve projede belirtildiği gibi görülürki Levh-i Mahfuzda dört büyük kitapların sağından solundan din emirleri işlenmiş ve tasdikle din emirleri olanlar tüm kitapları kapsamakla diğer dinlere mensupların dönmemek üzere din,e girip yaşamasıyla din,e girmeden bulunduğu Hıristiyanlık veya Yahudiliğide yaşamış oluyor yani diğer kitaplarda bulunan mü'min insanı öldürme,zina yapma,kul hakkı yeme,yetimi ezme,rabbine kulluk et gibi hükümleride gösteriyor ve delillendiriyor.

Sağ sol ve orta gidişatımızda soldan başlanıp sağa gidiyoruz ortalayıp sağ ve sol seçeneğinden soldan devam ediyoruz ve sağa geçmiş oluyoruz ve böylelikle soldan girip sağdan çıkıyoruz sona gelinmesinde (Y) yazan yer yarım kalıyor aslında son ortada sağa gidiyoruz oradan Sitretül Münteha,ya gidip Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. sola geçmiş olunuyor Allah sağda işte burada görüşme gerçekleşiyor ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. tekrar iniyor burada Musa ile ümmetin kaldıramaz tekrar bir çıksan olarak bilinen görüşmesi gerçekleşiyor ve yarım kalmasının sebebinde olanda bu mevzu oluyor ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. tekrar çıkmasıyla Lailaheillallah Muhammeden Resulullah olarak noktalanıyor.






20 Aralık 2015 Pazar

Çilenin iki yönü

Birinci tür çilede Değerli büyük Alim zatın bir sözü varki onun özünde olan insanlar belayı yanlış anlıyor asıl bela Allahtan kopmaktır manasında dediği gibi çile ızdırap insanın vazgeçilmezidir öylede olmalıdır Allah,la c.c.  pazarlık yapılmaz kısa ve öz bu çile Allah c.c. ve Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. yolunda ona yakın olabilmek amacını taşır.

İkinci tür çilede şeytan yolunda vardır oda günahlardır buda bir çok yönü bulunsada insana iki türlü çilesini çektirir.

1:Günahlara giren insan şeytanın zehirli oklarının bedeninde taşıyamayacağı etkisini ağır baskısını yaşar sıkıntı dert bitmez şeytana yakın olduğundan kuklası olur dünyasıda maddiyatça zenginlikle rahatda etse bilmesede bedeni manen ızdıraplıdır.

2:Ahirete bakan çile yönü vardır bunda olan çile cehennem azabıdır bu azaba sebebse günahların Allah,ın c.c. yasakladıklarıdır bu yasakların insanın yapmasını isteyende şeytandır oda insanın kara kaşına kara gözüne sevdalı olduğu için değil cehennemde azap görmesi içindir.

Dolayısıyla Allah,ın c.c. yasakladığı günahların sebebiyle yaşanan çile ve ızdıraplar günahların bedelidir ve kimse günahlardan oluşan dert sıkıntıdan mükafat bekleyemez hakkıda yoktur velhasıl günahlara giripde çekilenler şeytan yolunda kendilerine zulm etmiş olur  Allah c.c. şefkatinden kulların bu çileyi çekmelerini istemediğinden günahları bağışlamak ister bunun için tevbe kapısını açmış doğruya yönelmeyip şeytanın tuzağında olan kullar günahları olmazsa olmaz saymaya başlar vaz geçmez ve önü alınmaz bataklığa sürüklenir. Allahın yasakladığı yolda yaşanan dert sıkıntı ve cileler ızdırap değildir olamaz insanın kendi nefisleriyle işlediği suçların kendi nefislerine verdikleri dünyevi cezadır.

Yükseklere cikarsanız veya günah batağına düşerseniz başka insanları ve günahları küçümsemeyin unutmayın belkide birgün çöpten kuru ekmek aramak zorunda kalabilirsiniz böyle bir durumda günahlara dönmektense kuru ekmeği tercih edin.

9 Aralık 2015 Çarşamba

İman Hakikatlerinde Son Nokta

İman hakikatlerinde altı esas vardır iman etmenin gerekleri şartsız koşulsuz altı esası kabullenmektir Allah Kur'an,la bu hükmü getirmiştir Kur'an hükümleri hem zebur hem tevrat hemde incilin hükümlerini alır ve açıkça diğer gönderdiği kitapların değiştirilmiş hükümlerinide beyan etmiş olur asırlar önce inen ayetlerde hem o asırda yaşananları hem daha evvel yaşanmışları ve kıyamete kadar yaşanabilecekleri açıklar mesela asrı saadetde yaşanılanların yanlış ve şeytanın sapkın yolunu tuttuklarını anlatmakla Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. iman edip gösterdiği yolu izlemeleriyle doğru olanları ve yaşantıyı gösterir Kur'an tüm insanlığa inmesiyle günümüze ve kıyamete kadar diğer dine mensup Yahudi ve Hıristiyanlarada nasıl yaşamaları gerektiğini öğütler,asırlar öncesinde sapkınlığa girmiş Yahudi ve Hıristiyanların yaptıklarını bir çok ayetlerde haber vermekle bir nevi manasında der: İşte bakın yaptıkları yanlışlıklar bunlardır yaptıkları kendilerinin helakine sebebiyet verip zulm ettiler siz böyle yapmayın ve size nasıl insanlık şuurunda yaşanması gerekir en son nebimi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. gönderdim onada iman edinki cennetin anahtarı imandır ve bir daha peygamber ve kitap gelmeyeceğini açıklar son noktayı koyar.

Mesela:Habeş kralı necaşi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. iman etmiştir fakat ben kendime malik değilim bir halkım var demekle izin ister Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. haber gönderir necaşinin yaşantısı Hıristiyanlık kaidesine göredir ve ölene kadar öyle yaşar vefat ettiğinde Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kalkın kardeşimiz necaşinin cenaze namazını kılacaz buyurmasıyla iltifata mahzar olur mana ile anlayışdaki en temel noktanın iman olduğu açıkça gösteriyor.

Asrı saadetde putperestliğin tamamen yıkılmasıyla tertemiz bir din kurulmasıyla insanın doğru gerçek yaşantısı hem Yahudilere hem Hıristiyanlara gösterilmiş olur namaz oruç gibi dinin verilmiş olan ibadet şekli yaşantısıyla diğer dine mensup insanlığında kendi inandıkları doğru olan ibadetlerini yapmalarını örnekler gösterir diğer dinlerinde doğru olan emredilenleri yapmaları mesela mü'min insanı öldürme,zina yapma,hırsızlık yapma,kul hakkı yeme,yetimi ezme hakkını yeme gibi hükümlerle emereder ve kendi inançlarında olan ibadetleri yapmalarıyla kulluğa çağırır tüm dinlerde olanda budur ve imanın altı esaslarını kabul etmelerini emreder noktayı koyar.

Mü'min inanmış demektir ve dini terimdir inanmakda asıl kalpde olup dille ikrar etmektir tüm insanlığın özündeki kalpde imanın gerçekleşmesidirki kalplerede sadece Allah hükmeder ve tüm insanlığın özünü kalple bağlar kalpde toplar yani cennet çekirdeğini ve cehennennem tohumunu insanlığın içinde üç hayat şekli oluşur.

1:Mü'min: İnanıp iman etmesidir iman etmemiş insanda mü'min vasfı olmaz bu vasıfda sadece islam dinine vergi olmayıp diğer dinlerde yaşayanlarıda kapsar bu vasfın gerçekleşmeside Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. kabullenmeleriyle Mü'min olmuş olur cennet anahtarı verilmiş olunur.

2:Kafir: Hep tereddütle hayatı geçer bir gün gerçekleşecek ölüm korkusunu hep taşır bunun içinde ölümü unutturacak yaşantı ister ve sadece düşüncesinde yok etmeye çalışır hayatın tüm zevklerine muttali olur yaşamaya çalışır kendi inancına göre hayatı biçer bazende nefsini firavun gibi yüceltip ilah gibi görmeye ve göstermeye çalışır böylelikle cehennem tohumu kalbinde yetiştirir kalp körleşir kimiside içinde inancı doğruyu yanlışı fark eder anlar vicadanını dinler fakat yaşadığı yasak edilmiş şeytani hayat daha cazip gelir vazgeçmez bırakamaz her bir kulun kalbine göre hükmeden Allah kafir yaşantısında olanların ahiretde sorgularında önceki yazılarda açıklandığı gibi cehennemden başka gidecek yer olmadığından dilerse af eder dilerse azap eder bu sebeble kafir dine ilişmez ilişemezde çünkü kafir bilmez anlamaz inkar ettiğiyle boş zaman geçirmek istemez vaktini zevki sefasına harcamak ister ebediyetden bahsediliyor gerçekse tereddütünde olmasından dinlemekle doğrumu değilmi aklıyla anlamak ister.

3:Münafık: Kendi çıkarlarına düşkün kafirin yapmadığını yapar menfaatleri için ikiyüzlü her türlü hile aldatma ve yalancıdırlar dini dahi şeytanın yolunda zevk sefalarına alet eder kullanırlar kendilerini mü'min göstermeye çalışırlar Kur'an,ı, dini, imanın yaşantısındaki manaları idrak edemezler açıklayamazlar bu gibi hayat yaşayanlar cehennem tohumundan öte daha dünyadayken kalpleri mühürlenir kendilerini imanlı sanabilirler.

Said Nursi Hz. kabre üç şekilde girilir dediği gibi.
1: İnanırsın yaşarsın.
2: İnanırsın yaşamazsın.
3: Ne inanırsın nede yaşarsın.

Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v. hadisleri ve Büyük zatların açıkladığı beyanlar gösterirki cennetin anahtarı imandır ve ne Kur'an ne Hadisler Nede din kimsenin malı değildir herşeyin açıklamasında dinin anlatılmasında din hizmeti yapanların yazdıkları herkesce bilinir ve anlatılan din hizmetinde sorumluluk iktiza eder bu sorumluluğun neticesinde ebedi cehennemi göze almakla başlarki herkes kendi keyfince dine imana ilişemez ilişenler gerçekleşecek olan mahşeri sorguyla ebedi cehennemi göze alır dini düşünce ufkunu açıp akla ruha kalbe tatminlik veren açıklamaları her okuyan görür anlar doğru veya yanlış der dilerse inanır dilerse inanmaz ahiretdeki hesabını ona göre verir yada okunanlarda hükümlerin haricinde hükümlerin açıklamaları yapandan kalbe ruha akla hitapla daha iyisini yapan olursa daha iyi olmakla diğer din hizmetindeki yazarında hoşnutluğunu alır bu daha güzel olmuş daha güzel anlatmış demekle iltifatda kazanır.

Din hizmetinde ükümlerin haricinde açıklamalarda suç aramak suç bulmak gibi hasedle oluşan saldırganlıklarda kimsenin haddine değildir böyle haddini bilmemezlikle suç bulmaya çalışıp suç teşgil edenler zarar verenler ahiretde hesabını verir neticeside insanlara Kur'an, hadis ve dinin emirlerindeki açıklamalarla imanla ahireti kazandırmak amacındaki hizmeti yok etmek cephe almasını neticelendirir ebedi cehenneme gider.

Kim karşı çıkarsa yalanlarsa Said Nursi Hz. dediği gibi gözünü kapayan yanlız kendine gece yapar,yani kendi zararına eğer yalanlamasıyla birde fitneye sebeb olursa kışkırtırsa sebeb olduklarınında veballerini üzerine alır evet mü'min gıpta eder hatta yardım eder daha güzel açıklamalar yapmaya çalışır Kafir yalanlar kendine eder münafık hased eder kaos çıkartır insanlarada zarar verir.

Allah Sorgu Yapsa Ne Denir

Asrı saadet zamanında ya inanmayanlar yada münafıklar onu Allah bunu Allah yarattı peki Allah kim yarattı diye Peygamber Efendimiz Hz.Muhamm...